Eyvah! Çocuk ölecek! Hiç yanık üzerine tuz basılır mı? Benim çığlıklarıma dayanamaz kaldırırlar bir hastaneye. Doktorlar acil yanık müdahalesi yaparken teşhisi de koyarlar: "Yürümesi zor bir ihtimal!" Doktorlar yurt dışından özel ilaçlar getirilmesi gerektiğini söyler. Uzunca bir ilaç reçetesini babamın eline tutuştururlar. Babam bir lokanta esnafı... Nereden bulacak ha deyince onca parayı? Mecbur kalır üçe beşe bakmadan satar lokantasını... Yeter ki evladı kurtulsun... İlaçlar yurt dışından gelir. Elbette Allah'tan ümit kesilmez. Anacığımı bir düşünün... Ne ıstırap? Ne çile? Her şeye rağmen tedaviye devam edilir. Bir leğenin içinde önce simsiyahlaşan derimi tabaka tabaka dikkatlice sıyırırlar. Ardından sarı toz halinde özel bir karışım sürerler. Sonra diğer ilaçlar vesaire... Annem bir buçuk yaşındaki bebeğin, yani benim yanık sebebiyle kapanan dizlerimi bacaklarımdan ayırmak için uğraşır her gün. Biraz aralamayı başarınca tarif üzere kültür-fizik hareketleri yaptırır... Ben acıdan inlerim. Annem ise evladının ciğerparesinin iç geçirerek ağlamasına dayanamaz ve ağlar. Artık ağlamaktan sesi kısılmış bebeğin iniltileri, mahalle komşularının yüreklerini dağlar. Dayanamazlar bu seslere... Daha fazla duymamak için kapatırlar kapıyı pencereyi... Dile kolay tabii... Ne demişler, ateşi kazan bilir, gurbeti gezen bilir, geceyi hastadan sor, çileyi çeken bilir... Aradan birkaç yıl geçer ve iyileşmeler gözükür. Beklenmedik bir gelişme daha olur. Evet... Yürümeye başlarım... Ve birkaç yıl sonra da koşmaya... Anam da babam da sevinçten uçarlar havaya... Ne var ki ailenin ekonomik bilânçosu eksiye düş-müştür çoktan... Babam sıfırdan başlayacaktır yeniden ekmek davasına. O yıllarda bir dönem Ankara da sağ ve sol akımların hâkimiyet kurma mücadelesi verdiği bir merkezde tam orta yerinde bir gazino işletirken o bohem hayattan vazgeçip de başlamıştır oysa lokantacılık mesleğine... O yıllarda sürdürdüğü gazinoculuk hayatında hangi ünlü ses gelmemiştir ki... Gönül Yazarlar, Mustafa Sağyaşarlar, kimler kimler... Hatta bazen babam da alır eline mikrofonu. Amcamın favori şarkısını söyler: "Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime/Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime..." Ama kaderde var ise başa gelen çekilecektir. Benim bir buçuk yaşında iken düğün günü düğün çorbası kazanına düşüp de ağır yanık vakası yaşamam üzerine Avrupa'dan ilaç getirtebilmek için lokantasını satınca tekrar o dünyaya dönmek zorunda kalmıştır babam... Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00