"Davayı başlatan eşimin dedesi öleli yarım asrı geçti. Onun çocuklarından hayatta kimse kalmadı."
Ülkemizde bir kuru inat uğruna, sınır mahkemeleri hâlen sürüp gitmektedir. Çuvallar dolusu dosyaları gören hâkimler, çok önemli davalar olduğunu düşünür. Böyle düşündüklerinden olsa gerek, karar vermekte zorlanır ve davalar onlarca yıl sürer gider...
Yapılan masraflar kâğıda kaleme dökülse, davaların saçmalığı gün gibi ortaya çıkar. Hatta Kemal Sunal filmlerine bile taş çıkartır. Son elli yılda köyler boşaldı ama bu tür davalar devam etmektedir. Köylerde kalan zavallı birkaç yaşlı ve fakir köylü, avukat ve mahkeme masraflarını ödemek için uğraşmaktadır. Hani bir söz vardır: "Köylüyü kuru inat, şehirliyi süslü avrat batırır!.."
Bunun pek çok örneği vardır. Geçen günlerde gazetelerde iki köylünün üç marul yüzünden mahkemelik oldukları ve mahkemenin üç yıldır sürmekte olduğu yazıyordu. Yani yaşanan olaylar, yukarıda da belirttiğim gibi komedi filmlerini aratmıyor.
Eh, iki köylü arasında bu kadar inatlaşma olursa, iki köy halkı arasında yaşanan inatlaşmanın boyutunu varın siz düşünün. İki kişi arasında sırf kuru bir inat yüzünden, çözülemeyip bu kadar uzun zaman sürebilen davaların, iki köy arasında yaşanırsa daha uzun süreceği açıktır.
20 Kasım 2004 tarihli bir günlük gazetede, Erzurum'da iki köy arasında 13 Cemaziyülevvel 1070 yılında, yani 25 Ocak 1660 yılında başlayan davanın halen devam etmekte olduğu yazıyordu.
Yani aradan dört asra yakın zaman geçmiş ama inatlaşma varlığını sürdürüyordu. İşin ilginç yanı, her iki köy de kavga etmeden, yani birbirine zarar vermeden araziden yararlanmayı sürdürüyormuş. Öyleyse davaya ne gerek var ki?!
Burada bir de eşimin ailesi ile ilgili, Serik ilçesinde 1948 yılından beri dürmekte olan ve hâlen devam eden bir arazi davasından bahsetmeden geçemeyeceğim... Davayı başlatan eşimin dedesi öleli yarım asrı geçmiştir. Onun çocuklarından hayatta kimse kalmadı. Torunlarının da yarısı öldü. Hatta onların çocuklarından da ölenler oldu. Davaya şahitlik yapacak kimse kalmadı. Bu dava daha kaç yıl sürer bilen de yok. Gel de çık işin içinden?
Bu kadar uzun sürede, yalnız davacılar değil, pek çok avukat da ya ölüyor, ya emekli oluyor, ya da davadan çekiliyor. Hani "Geç gelen adalet, adalet değildir" diye söylenir diye ünlü bir deyişimiz vardır. İnsanın haykırası geliyor:
"Ey adalet, nerelerdesin, çık da bir yüzünü görelim!"
Osman Nuri Yıldırım-Antalya