Onbeş sene önceydi. Tayinimiz Akdeniz'de bir sahil kasabasına çıkmıştı. Meşhur turistik bir ilçeydi. Benim ise tayin olduğum her yerde, ilk işim gazeteme abone olmaktı. Öyle ki taşındığım her eve, ertesi sabah kapıyı açtığımda gazetem gelmeliydi. Bu ilçede de öyle olacaktı. Yalnız bir enteresanlık vardı. Tuttuğumuz ev biraz ilçenin tenha semtinde idi. Daha önce o eve hırsız girmişti. Bunu sonradan öğrenecektik. Ama ne yapalım biz evimizi tutmuş, eşyalarımızı yerleştirmiştik. Dedim ki beyime: -Haydi, şimdi doğruca abone olmaya. Eşim bu konuyla fazla ilgilenmez bana da saygı duyardı. Üstelik daha ilçede hiçbir yeri de tanımıyorduk. Birlikte yola çıkıp sorduk birkaç kimseye: -Türkiye Gazetesi Bürosunu arıyoruz ama? Tariflere göre bir müddet sonra büronun sokağına gelmiştik. Eşim dedi ki: -Ben burada bekleyeceğim. Sen git, abone ol gel. Peki diyerek büroya doğru ilerliyordum. Sokak tenha idi. Vakit ikindi üzeri. 400 metre kadar yürüdüm. İlk geldiğim ve yalnız olduğumun verdiği değişik bir tedirginlik yaşıyordum. Bu arada az ileride önümde yürüyen bisikletli bir bey vardı. Bisikletinin arka selesinde de tüp gibi bir şey vardı. Beni gördüğünden bile emin değildim. Derken büroyu buldum. İçeride kimse yoktu. Ama arka odada ışık yanıyordu. Biraz bekledim. Görevli beyefendi ikindi namazını eda ediyormuş. Biraz sonra geldi. Kendisine gazeteme abone olmak istediğimi söyledim. Adres bilgilerimi verdim. Form dolduruldu ve gazeteye abone oldum. Aradan 15-20 dakika geçmiş ki, dışarı çıktığımda havanın kararmaya başladığını fark ettim. Geri dönüşte beni bir sürpriz bekliyordu. Giderken farkında olmamıştım ama dönüşte karşıma yol ayrımı çıkmıştı. Eyvah ben hangi yoldan gelmiştim? O yıllarda cep telefonumuz da yoktu. Eşime nasıl haber verecektim? Acaba eşim ne haldeydi? Acaba beklettiğim için kızacak mıydı? Ya yanlış bir istikamete gidersem? Bu gibi endişeler beni hayli tedirgin ediyordu. Nasıl olduysa o anda oldu. O bisikletli beyefendi tekrar peyda oldu. Ve daha ona müşkülümü anlatmadan bana dedi ki: -Hanımefendi geldiğiniz yol şurası. Çok sevindim ama çok da şaşırdım. Ben o büroya gidip gelinceye kadar aradan geçen bunca zaman içinde bu adamın kesinlikle bir yerlere gitmiş olması gerekirdi. Ayrıca bir şekilde geri dönüş durumu olsa bile, benim ne durumda olduğumu nereden bilmişti? Tabii ki o "meçhul zat"ın tarif ettiği yol doğruydu ve eşim biraz da tedirgin olmuş halde beni bekliyordu... Rumuz: "Hayret"-Antalya > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00