“Gemici olmak istiyorum!”

A -
A +

“Bu arada işi de öğreniyorum, Amerika’ya gidecek gemi en az 50 bin tonluk olacak.”

 

 

 

Alucra’dan başlayıp Amerika’ya uzanan hatıramı özetlemeye bugün de devam ediyorum…

 

Babaya karşı gelinmez… Ama ben kararlıyım… Annemle haber yollayıp duruyorum, bir, iki, üç derken babam bıktı, dilinin ucuyla “tamam git” deyiverdi. Durur muyum, hemen pasaport aldım koştum ABD konsolosluğuna. Form doldurdum, mülakata çağırdılar.

 

-Evin? Araban? Mesleğin? Başarıların? Tapuların? Banka hesapların?

 

Onlar, olsa ne işim var Amerika’da?

 

-O yok, bu yok. E biz niye vize verelim sana? Beyefendi, çıkış koridorun sonunda.

 

Olsun dedim, uçakla gidemezsem, vapurla. Kristof bile gemiyle gitmiş. Şu Amerika’yı bir de biz keşfedelim, nasıl olacaksa?

 

Gittim Liman Başkanlığına: “Gemici olmak istiyorum!”

 

-Git, yazıl kursa!

 

Para yok, meteliğe kurşun atıyorum. Sabah Gebze’den çıkıyorum 45 dakikada geliyorum istasyona. Her durakta iniyorum, kondüktör dördüncü vagona bindiyse ben beşinciye, beşinciye girdiyse altıncıya. Daldan dala atlaya atlaya Haydarpaşa’ya. İskelede turnikelerin üstünden sıçrayıp doğru vapura. Karaköy’den, Fındıkzade’ye yürüyorum, karnım zil çalıyor, yutkunuyorum poğaçacılara baka baka. Üç ay gittim geldim, üşüdüm, ıslandım, liman cüzdanını çıkardım sonunda.

 

Bu arada işi öğreniyorum, Amerika’ya gidecek gemi en az 50 bin ton olacak. Zihni Denizcilik'in sahibi Nazmi Bey, Alucra damadı. Onların böyle bir gemileri var, alırlar mı acaba?

 

Müracaat ettim, “Sen fazla açıkgözsün, kaçarsın, iş açarsın başımıza” dediler.

 

“Ekmeğimin peşindeyim” deyince kefil istediler. Muzaffer enişteme 1,5 milyonluk senet imzalattılar. “Haftaya pazartesi gel, çıkacaksınız yola” dediler.

 

Anacığımın bir zinciri vardı, düğününden kalma. Verdi “al dursun yanında!" Gittim Kapalıçarşı’da bozdurdum 575 dolar. O günlerde döviz taşımak yasak, korkuyorum da… Üzerimde bir kot bir mont, herkesin yanında koca koca bavul… Neyse, trenle Bulgaristan’a, oradan Yugoslavya’ya, Adriyatik kıyısında Bakar Limanı'na vardık, Oba Zihni adlı tankere çıktık. 7 ambarı var ki her biri top sahası gibi.

 

Süvari Ahmet Bey biz beş kişiyi imtihan etti. “Birer kahve pişirin bakayım.” Ben ocakçıyım kahve bana çocuk oyuncağı… Süvari Bey'in çok hoşuna gitti. Beni aldı kendi ocağına…

 

Gemide ekmek elden, su gölden… Babamın adresini verdim “paramı yollayın gitsin oraya.”

 

39 gün sonra (26 Nisan 1986) gece 03.45’te Virginia Eyaleti Norfolk Limanı'na demir attık. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.