Geriye hatıralarımız kaldı...

A -
A +

“Her zaman gelecek misin ona göre, diye sorulması tedarikçinin işi yürütemeyişi imiş!..”  

 

 

 

Her sabah bir bölgeye gidiyorduk müşteriye... Bıldırcın yumurtası ürüten bir çiftliğin bıldırcınlarını pazarlıyorduk. Gerçi ben ne bıldırcından ne yumurtadan anlıyorum. Ben sadece Fahri Abinin şoförlüğünü yapıyordum.

 

Ama onun kadar kendinden emin ve samimi konuşan, onun kadar sözü karşıdakine etki eden insan az gördüm esnaf olarak... Şöyle selam verip “benim bıldırcın çiftliğim var” dedikten sonra gerisini şarküteri yetkilisi dinlemeye gerek duymuyordu: “Sürekli gelecek misin?” diyordu hemen.

 

Meğer herkes böyle bir hevesle başlıyormuş. Birkaç hafta sonra üretim mi yapamıyor ne oluyorsa ürün getiremiyormuş. Şarküteri de müşteriye karşı mahcup oluyormuş...

 

Fahri Abi de “her hafta bugün bu saatte burada olacağız Allah izin verirse” diyordu. O zaman şarküteri sahibi “bırak 20 koli” veya “bırak 15 koli” gibi ihtiyacı her ne kadar ise istiyordu...

 

Bir ayda bir hayli yer dolaşmış hayli de bizden ürün tedarik eden şarküterimiz olmuştu...

 

Fahri Abi elinde poşetiyle, bıldırcın yumurtalarıyla o dükkân senin bu dükkân benim nasıl dolaşıyor anlatamam. Peşinde yürümeyle yetişemiyorum... Öğle saati ikindiye sarkıyor, “Abi acıkmadın mı, bir şeyler yemeyecek miyiz?” diyorum. Karnım gurulduyor benim. O ise “ben fazla acıkmadım ama istersen bir lokma bir şeyler atıştıralım” diyor.

 

-Fahri Abi nedir sendeki bu enerji? Yemek bilmezsin, dur durak bilmezsin. Yorulmak bilmezsin abi ardından yetişemiyorum... Dedi ki:

 

“Ben yorulduğumu ancak iş bitip oturduğumda anlıyorum. Acıktığımı da sofraya oturduğumda.”

 

“Abi seninle işimiz var” dedim.

 

Yine o gün... Servise çıktığımız caddede üç dört market, kasap, şarküteri vb. yerlere uğrayacaktık. Vakit öğleye yaklaşmıştı. Dedim ki içimden: “O ilerideki iki şarküteriye uğrayıp gelene kadar ben şu arka sokakta uğrayacağımız kasap müşteriye gideyim. Orada bir çay içer Fahri Abiyi beklerim...”

 

Caddeden karşı tarafa geçtim. Vitrinlere de pek bakmadım aslında, arka sokaktaki kasap dükkânından içeriye girdim. Selam verdim. Aaa o da ne Fahri Abi dükkânda!

 

-Abi sen ne zaman geldin. Ben de, sen gelene kadar bir bardak çay içip dinlenecektim. Arkandan yetişemiyorum.

 

Ne günlerdi... Lakin o da aynı akıbete uğradı. Bıldırcın çiftliği yürümedi... Ondan geriye hatıralarımız kaldı...

 

     Kadir Dizi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.