Şimdi bir kolesteroldür kalp krizidir tartışılıp duruyor ya... Ben de size annemin kalbiyle ilgili enteresan bir hatırayı onun ağzından gönderiyorum: Gitmesem çok ayıp olurdu. Beni büyük bilip davet etmişlerdi. Kırk yılın başı. Ablamın kızı evlenirken düğününe gelmemek hiç olur mu? Hem bu sayede İstanbul'da oturan kendi kızımı ve torunlarımı da görmüş olacaktım. Ne zamandan beri gönlüm istiyordu ama gözüm kesmiyordu. Dile kolay Kayseri'den ta İstanbul'a gitmek... Altmış yaşımıza merdiven dayadık. Bir senedir de kendimi iyi hissetmiyordum. Üç kere kalp spazmı geçirmiştim. Doktorların söylediği hep aynıydı: -Teyzeciğim artık kendini fazla yormayacaksın. Şu ilaçları düzenli kullanacaksın. Şu perhizi uygulayacaksın. Ne yalan söyleyeyim, yemeden içmeden kesildim. Her şey yasaktı çünkü. İlaçların hangi birini ne zaman alacağımı şaşırıyordum: "İşte şu sarı renkliyi aç karnına... Şu pembe olan gece yatarken... Şişede olanı yemeklerden önce... Şunu günde bir defa... Falan filan..." Neyse canım, dedim ki kendi kendime: "Yeğenimin düğünü bu... Bırak şimdi hastalığı perhizi, ilacı... Yorgun da olsan kalbin de olsa gideceksin. Düğünevi kalabalık olursa kızın var İstanbul'da. Gider onlarda kalırsın." Ne iyi etmişim de gelmişim İstanbul'a. Allahın sevdiği kuluymuşum. Nereden bileyim? Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Meğer ben İstanbul'a düğüne değil, iyileşmeye gelmişim iyi mi? -E nasıl mı oldu bu iş? Düğün telaşı bittikten sonraki bir gündü. Bizim damat bana dedi ki: "Anne gel seni bir de Dr. İsmail Bey'e götüreyim. Sana bir de o baksın!" Dedim ki: -Oğlum benimki kalp. -Canım biliyorum. Ama bir kere de o baksın. Hazır İstanbul'dasın. Ne var yani, kalk götüreyim. Kızım kocasına çıkıştı: -Sen de amma adamsın. Akupunktur diyor başka bir şey demiyorsun. Kalp spazmına da iyi geldiğini söyleme. Gülerler sonra. Kızım da benim gibi düşününce damadın sesi kesildi. Ama bizim damat bu. Kafasına bir kere yazdın mı tamamdır. Sen tut, bizi "gezmeye götürüyorum" diye al doğru o doktorun muayenehanesine... -E şimdi ne olacak? -Ya siz karışmayın. Bir baksın doktor bey. Uzatmayalım damat durumu anlattı. Raporları falan verdik. Doktor, sanki muayene etmiyor benimle sohbet ediyordu. Sonra arada bir geliyor, kollarımı uzatıp iki bilekten nabzıma bakıyordu. Çenenizi açıp kapatın. Dilinizi çıkartın falan diyordu. Tahlil ve tetkik raporlarıma da baktı etraflıca. Sonra kalple hiç alakası olmayan bir şey söyledi. (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00