"Gözüne uhu mu sürdün?"

A -
A +

Babam bir buçuk yaşındaki evladının yanık tedavisi için para bulamayıp lokantasını satınca tekrar o dünyaya döner. Cevdet Bey isimli bir arkadaşla ortaklaşa iş kurar. İşlettikleri gazino 1975'li yıllara dayanır. Ankara Keçiören'de asfaltla şosenin tam birleştiği yerdedir. Yanlış hatırlamıyorsam, eksik olmasın Melih Gökçek önce içkiye yasak getirir sonra vakit kollanır. Ve bir müddet geçer aradan şartlar müsait olunca gazinonun büyük bir kısmını kamulaştırır... Babamlara küçük bir alan kalır sadece. Ve bu arada Cevdet Bey çoktan ahirete intikal etmiş olacaktır. Ben 1980 yılında ilkokula başladım. O günlerde memlekette karışıklık hâkim... Babam geçim derdinde... Biz iki kardeş belli saatlerde sokaklarda oynardık. Birkaç yıl geçtikten sonra ortalık biraz olsun yatışmış ve artık sokaklar eskisi gibi çocuklara kalmıştı... Bir gün evde bir huzursuzluk peyda oldu. Zenginlik kapıdan çıkınca, annemle babam tartıştı. Babam evi terk etti. Ben çok üzüntülüydüm. Bir gece bir rüya gördüm. Yedi kat gibi. Yok, yedi derece gibi. Mekân dışında bir buluşma. O zat türbesiyle gelmiş ben de dünya haliyle. Elimde bir su ibriği... Döküyorum mübareğin kabrine... Mevlana Hazretlerine... O günler de nasıl denk geldiyse, sabah okula gitmeden evvel TRT Radyosunu açıyor, teşrik tekbirlerini aşk içinde dinleyerek evden çıkıyordum. Giderken dua ediyordum: "Allah'ım ne olursun annemle babam barışsın." Aradan birkaç gün geçmişti. Okuldan eve gelmiştim. Mutfakta yemek yiyordum. Bir an içeriden annemin sesi yükseldi. Can havliyle bağırıyordu. Hemen koştum. Baktım ki annem gözünü tutuyor. -Ah yandım! Yandım! Gözlerim kapandı. Açılmıyor! Kör oldum! -Ne oldu anne? -Sorma bir şey! Git babanı bul getir! -İyi de ne oldu anne! -Tez git babanı getir diyorum... Etrafı kolaçan ettim. Bir de ne görsem? Benim güzel annem, okuma yazma bilmediğinden, televizyonun üzerinde duran göz pomadının yerine, sen git benim 404 uhu yapıştırıcısını al, sür gözüne!.. Tabii öyle olunca yapışmış göz kapakları. Ve gözlerinin içi kan revan olmuş... Gittim buldum. Getirdim babamı. Hemen hastaneye yetiştirdi. Döndüklerinde annemin gözü bandajlıydı. Şükür ki doktorlar "geçer" demişler. Hallerinden anlaşıldığına göre barışmışlar da. En çok ben sevindim. Ertesi gün annemle karşılıklı oturuyorduk. Nereden aklıma geldiyse gülmeye başladım. Annem meraklandı: -Niye gülüyorsun karşımda öyle? -İyi ki gözüne uhu sürmüşsün anne! Bak duam kabul oldu... Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.