Güzeller güzeli Leyla kız...

A -
A +

Hanımlarla sohbet ederken gözyaşları içinde dualar ediyorduk... Üçüncü gün, artık evlerimize girmeye karar vermiştik. Deprem olacağından hâlâ çok korkan komşularımız bize gelmek istediklerini söylediler. "Ablacım ne olur bu gece sizde sohbet edelim, eve girmeye korkuyoruz" diyorlardı. Çok genç insanlardı. Yapmak istedikleri çok şey vardı. Ölmekten korkuyorlardı. Bu deprem ölüm gerçeğini gözler önüne sermişti. Hiçbir şey baki değildi. Ama anlayabilmek de önemliydi. O geceyi biz hanımlar ve çocuklar bir arada erkekler kendi aralarında sohbet içinde geçirdik... Bir ara televizyonda depremin korkunç sonuçları anlatılıyordu. Göçüklerden sesler geliyordu. Ağlamalar, kurtarılan yaralıların inlemeleri içler acısıydı. Bir görüntü ilişti gözüme. Güzel bir genç kız elini yüzüne kapatıp korku dolu çığlıklarla ağlıyordu. Bu yüz bana yabancı gelmemişti. Evet oydu, dayımın ortanca kızıydı ağlayan. Dikkatle haberi dinliyordum. Diğer karede anneannesini yani dayımın kayınvalidesini gördüm. Ağlıyordu. İçini çeke çeke başlarına gelen felaketi anlatmaya çalışıyordu. "Torunlarım, iki genç fidan torunum gitti. Biri kızımın, biri de oğlumun kızıydı. İkisi de liseyi bitirmişti. Kızımın çocukları bize tatile gelmişlerdi..." Elim ayağım buz kesmişti. Dayımın en küçük kızı güzeller güzeli Leyla artık yaşamıyordu. Allah'ım sen ne verirsen hayırlısını ver... Aradan onca yıl geçti. Dayım evine taşındı ama eski dayımdan eser yoktu. Kolay değildi canından çok sevdiği kızlarından birisi genç bir fidanken kurumuştu. Diğer çocukları olayın şokunu senelerce atlatamadı. Zaman her şeyin en iyi ilacı derler ya işte onların yaralarına da merhem oldu zaman. Diğer kızları meslek sahibi olup yuvalarını kurdular. Anne oldular. Ama o acı hiç unutulmadı. O günden sonra "Neden bir evim yok?" diye hiç üzülmedim. Allahu teâlâ bizi de kiracılıktan kurtardı ama artık her şey emanet olarak gözüküyor gözüme. Büyük velinin dediği gibi kullanmak serbest ama sahiplenmek yok... Dünyanın malı da mülkü de yalan. Biz sadece oyalanıyoruz. Bir şiir vardı dilimde: "Kimseye baki değildir, mülk ü zer,/Bir kırık kalbi tamir etmektir hüner,/Buna fani dünya derler durmayıp daim döner,/Âdemoğlu bir fenerdir akıbet bir gün söner..." Her sabah kalktığımda bu dörtlüğü mırıldanıp günlük işlerimin başına geçiyorum... Çok şükür Rabbime ki, geç de olsa gerçekleri görebildik. O deprem acaba kaç kişinin gerçekleri görmesine vesile oldu bilemeyiz... N. Atila-Ankara > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.