Siz macera deyin... Onlar nasip meselesi... Ama yaşananlar tam bir ibret hikâyesi... Bunlar Haitili gençler. Liseyi bitirmişler. Üniversite okuyacak paraları imkânları yok. Kendilerini okutacak bir imkân, bir ülke arıyorlar. İnternette sörf yaparken haykırıyor bir tanesi: -Buldum... Bir ülke buldum... -Hangisi? -Türkiye... -Türkiye'mi o da neresi be? -Ne bileyim... İşte, bakın "Türkiye" yazıyor... Birbirlerine soruyorlar: -Heyy millet aranızda Türkiye neresi bilen var mı? Kimse bilmiyor... Okulda hocalarına soruyorlar. Yok... Kime sordularsa herkes ilk defa duyduğunu söylüyor... Haritayı alıp bakıyorlar ki dünyanın bir ucu... Şoke oluyorlar. Biraz da hayalleri yıkılıyor. Çünkü Haiti ile Türkiye arasında tam 11 bin km mesafe var... Haiti mi? Orta Amerika'da Karayip Denizinde, Küba'nın doğusunda bir yerde. Tamam alabildiğince fakirlik var. Ama bedava eğitim alacağım diye para yok pul yok hakkında hiçbir bilgi yok bir ülkeye gidilir mi? Araştıracaklar ama hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. Konsolosluk? Yok... Başka konsolosluklar yeterli bilgiye sahip değil. Sonunda anlaşılıyor ki böyle bir ülke var. Bursla öğrenci de okutuluyor. Peki Türkiye'de hayat nasıl? Orada yaşayabilirler mi? Okuyamazlarsa ne olur? İşte bunu kimse bilmiyor ve garanti edemiyor... Giderlerse kendi imkânlarıyla gidecekler. Türkiye'de yaşadıkları her şey onlara macera olacak... Bu gençler kafaya koymuş artık. Her ne olursa olsun Türkiye'ye gidecekler. Ana dilleri Fransızca ama ABD açıklarında bir ülke oldukları için İngilizceleri de fena sayılmaz. Türkiye'de YÖK'ün sitesine girip formları doldurarak isteklerini bildirirler. Yanlış evrak doldurduklarını fark eder sonra bir kez daha girerler. Ümitsiz bekleyiş çok sürmez. Türkiye'den cevap gider. "Buyurun gelin." Ellerindeki davetiye mektubuyla Türkiye'ye gelecekler... Ama nasıl? Haiti'den doğrudan uçuş yok. Önce ABD'nin New York'una. Oradan da Türkiye İstanbul'a aktarımla... Sadece gidiş için 2000 dolar civarında para gerekiyor. Bu parayı ailelerin bulması, piyangodan para çıkması gibi bir umut... Ama aileler savıp satıp kendileri için bir servet değerindeki 2000 doları bularak veriyorlar çocuklarına... Bulunan para sadece uçak parası. Hepsi o kadar. Sonra ne olacak bilmiyorlar. Resmî evraklar tamam... New York'a, oradan da Türkiye'ye... İstanbul'a... Tam anlamıyla "Gidip de dönmemek var. Dönüp de görmemek var..." Dünyanın bir ucundan, bir ucuna, geleceğe dair hiçbir garantisi olmadan uçuş... Uzun ve yorucu bir yolculukla Türkiye'ye iniyorlar. Müracaat edecekleri resmî makamı ellerindeki adresleri göstererek buluyorlar. Sonuç hiç de ummadıkları kadar mükemmel... Pırıl pırıl bir mekan... Mükemmel yiyecekler... Üst baş... Her şey devletten... Para yok ama paraya ihtiyaç da yok... Öğrencilerden biri Tıp Fakültesini tutturuyor, bir diğeri Çevre Mühendisliğini... Türkiye'de okuyup diploma alacaklar... Ülkelerinde çalışacaklar... İlk günler heyecan içinde geçse de sonraki her gün aileye olan hasreti damla damla artırıyor... Ana hasreti, baba hasreti, kardeş hasreti... Herkes tatile gitse de onlar gidemez... Niye? Çünkü gidiş parası yok... Gitseler dönüş parası yok... Öğrencilik sonuna kadar Türkiye'de kalmaya mahkûmlar... Yıl 2010... Üç ya da dört sene olmuş ne anadan haber var ne babadan... Derken 12 Ocak 2010 Salı günü bir haberle kulaklarına inanamıyorlar... "Karayipler'in fakir ülkesi Haiti açıklarında Richter ölçeğine göre 7.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem büyük can kayıplarına yol açtı..." (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00