Hasan Beyin çay semineri...

A -
A +

Ogün öğleden sonraydı. Büromuzun misafirleri bugün fazlaydı. Patronumuz, her misafir geldiğinde o kibar üslubuyla ricada bulunuyordu: -Türkan, bir çay alıverelim mi? -Tabii, neden olmasın... Ben, büromuzun hemen yanı başında bulunan Han'ın çaycısına gidip söylüyordum, her ne kadar söyleyeceksem... En son mesai bitimine on beş yirmi dakika kala Hasan Bey geldi. Patronun yol arkadaşıydı. Keyifli konuştuğu için herkesi ağzına baktırırdı. Derken yine beklediğim alışıldık tatlı emir gelmişti: -Türkan, bir çay daha söylesek mi? -Tabii, neden olmasın... Bizim çaycı çayı getirdi ama patronun odasına kadar girmesin diye elinden ben alıp içeri getirdim. Farkında idim desem yalan olur. Ama çay tabağının dibinde artık su varmış. Aslında çaycıların bence bilerek yaptıkları bir uygulama bu... Çayın tabağına da belirli bir miktarda sıcak su dökerler ki çay gideceği yere varana kadar biraz soğumasın. Ama bu alışkanlık esnaf usulüydü. Yani tamirhanelerdeki, marangoz atölyelerindeki gibi çayını garsondan alan müşterinin şöyle bir eline bardağı alıp diğer eliyle de tabaktaki artık suyu kenara serpme imkânı olan yerler içindi. Ama günümüzün modern ofislerinde suyu kenara serpecek yer yoktu. Neyse bizim Hasan Bey, bardağı eline aldı. Didaktik bir yüz ifadesiyle anlatmaya başladı: "Şu bardakaltı suyu yüzünden ne yaptım ben bir gün biliyor musunuz? Bizim ofiste bir çaycı vardı. Onun adı da Hasan'dı. Bu bardakaltı suyu için tembih ettim ona: -Hasan, bardağın altında su bırakma. Şunu susuz ve temiz getir. Hasan yine bildiği gibi getirmeye devam etti. Ben her seferinde hatırlattım. -Hasan yapma... Hasan yapma... Hasan yapma... Baktım Hasan'ın benim sözüme kulak astığı yok. Bir gün yine getirdi çayını. Böyle yaz günüydü. Üzerinde de kısa kollu beyaz bir gömlek vardı. Bardağı kenara bırakıp tabağı elime aldım..." Bu arada çay tabağı ile kalktı benim yanıma geldi. Anlatmaya devam etti: "Kısa kollu gömleğinin cebine tabaktaki artık suyu 'şor' diye döktüm ve dedim ki: -Bir daha bardakaltında su getirme Hasan! O günden sonra bir daha bardağın altında artık su gelmedi..." Hasan Bey, bunu anlatırken sonuç veren uygulamasından memnundu ama ne yalan söyleyeyim bana ikaz yapıyormuş gibi geldi. Kendimce cevap hakkım doğdu. Dedim ki: -Hasan Bey, ben çaycı değilim. Yaptıklarınızı bizim çaycıya söylememi istiyorsanız onu da söyleyemem. -Neden? -Çünkü bizim çaycımızın ismi Hasan değil de ondan. Ben daha ne söyleyeyim. Mesajımı almıştır o. Türkan Kaplan-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.