Haset!..

A -
A +
Yazma hevesine kapıldığım ilk yıllardı. Dergilere gönderdiğim hikâyelerin “kabul edildi” haberini heyecanla bekliyorum. Gönderdiğim üç hikâyeden ikisinin yayınlayacağı haberini derginin editörü ve aynı zamanda hayranı olduğum meşhur yazar telefonla beni arayıp bildirmişti. Üzerinden ay geçmişti ki dergide hikâyem yayımlandı. İlk karşılaştığım kitabevinden bir değil üç dergi aldım.
 
Edebiyat sever bir ağabeyimiz vardı. Üzerimizde epeyce emeği vardır. Sonra yazıp çizme işine çok önem verirdi. Gazete ilanından öğrenip yarışmaya katılmaya karar verince evine aylarca kapanıp bir tiyatro metni yazmıştı. Bitirdiğinde davudi sesiyle okuduğu eserini bana tam üç sefer dinletmişti. Her bitirişinde gözlerini kısarak "nasıl buldun genç" diye sorardı. Lakin ikimiz de bilirdik ki bu soruş görüş almak için değildi. Ondan sebep yazı içinde tespit ettiğim çelişkileri ve şiirsel yapaylığı söylemeye asla cesaret edemedim. Tabii bu yarışmadan hiçbir sonuç alınamadı. Üzgün ve kırgın bir sesle dedi ki: "Çocuklar, finale bile bırakmayıp elemişler. Eser anlaşılamadı..."
 
Sonraları yazdığı şiir ve hikâyeleri de dergilere göndermişti. Hiçbirisinden haber çıkmadı.
 
Yazma arzusunu bildiğimden üç dergiden birini onun için almıştım. Lakin her gün ortada olan adam sırra kadem basmıştı. Sora sora Bağdat bulunurmuş. Yahut “aramakla bulunmaz ama bulanlar hep arayanlardır” sözleri mucibince kendisini buldum. Belki arayış uzun değildi de müjdeli haberin acelesi vardı.
Selam vermeyi bile unuttuğumdan eminim. Derginin hikâyemin olduğu sayfasını önüne açtım. Bir göz attı. Bir daha iyice baktı. Çayından uzun bir yudum çekip gene baktı. Sandalyesine yaslandı. Baktım hafif şehla olan sol gözü sağa sola yalpalıyordu. Biz bilirdik ki bu göz ancak keyfi yoksa, kızmışsa hareket ederdi.
 
"Ağabey" dedim, "bu dergiyi sana getirdim. Hikâyemi okur da bana..." dergiyi kapattı. "Zahmet etmişsin genç, istemez. Bundan sonra bu dergiyi almam da okumam da. Baksana çoluk çocuk herkes yazar olmuş!.."
Önce ne diyeceğimi bilemedim. Sonra aklıma bu dergiye gönderip de kabul edilmeyen kendi yazıları geldi. Dergiyi çantama koyup oradan mahcup ve meyus (üzgün) ayrılırken kendi kendime dedim ki; Ey haset sen ne habis ve güçlü bir duyguymuşsun ki bir insanı bu kadar alçaltabiliyorsun!..
     Şaban Özüdoğru
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.