"Eyvah buraya kadarmış, demek ki damarlarım çok ince, değiştirmenin de bir anlamı yok" diye düşünüyorken sağ bacağımdan damar alan Doktor Hasan Bey, "Ben burada bir damar buldum eşek gibi" deyişi beni hayata yeniden döndürdü. Oysa biraz önce duyduklarımdan dolayı durmuş olan kalbim duracaktı (!) Ameliyat bitti ve ben kısa sürede kendime geldim. Hoca; "Geçmiş olsun, ameliyat başarılı geçti, bir problem yok, bir süre yoğun bakımda dinlendireceğiz" dedi. Sağ elimin başparmağıyla tamam işaretini yaptım. Hoca güldü ve "sen iyileştin bile" dedi. Yoğun bakım ünitesine aldılar. Aman Allah'ım! Onca krizde ölmedim ama burada nefessizlikten öleceğim. Solunum cihazıyla bir türlü uyum sağlayamıyorum. Ben nefes almak istiyorum, o nefesimi geri alıyor. Ben nefes vermek istiyorum, o pompalıyor. Izdırap içindeyim. Elimi yatağa vurarak ve yatağın ayakucuna ayak parmaklarımla dokunup yatağı sallayıp şikâyetimi bildirmek istiyorum... Hemşire, enjektörüyle karşımda beliriyor ve bir iğne yapıp gidiyor. İğnenin tesiriyle bir saat parmağımı bile oynatamıyorum. Sağımda ve solumdaki hastalar da benim yaptığımın aynını yapıyor ama bir iğneyle onlar da sessizleşiyor! Askerlikteki temel eğitim günlerim aklıma geliyor; "Sen ki 1500 kişiyle aynı anda adım atmaya uyum sağladın bu cihazla mı uyum sağlayamayacaksın" deyip cihazın ritmine biyolojik ritmimi uydurmaya çalışıyorum ama nafile... Nihayet solunum cihazını çıkardılar. Oh be dünya varmış. Serbestçe nefes almak ne güzelmiş... Yoğun bakımda herkes şanslı değil. Bazıları Hakkın rahmetine kavuşuyor. Burada ölmek pazar tezgâhından düşen domates kadar normal bir vaka... Hiç kimsede bir telaş ve üzüntü yok. Hastalar da öleni görüp yaşadıklarına seviniyor. Hayat ne tuhaf diye düşünüyorum. Ama bir bakıyorum ben de yaşadığıma seviniyorum. Can pazarı dedikleri bu olsa gerek, herkes kendi canını kurtarmaya bakıyor... Yoğun bakımdaki ikinci günümde Doktor Hasan Bey ziyaretime geldi. Nasıl olduğumu sordu, kendisine teşekkür ettim ve ameliyat boyunca duyduklarımı ve gördüklerimi bir bir anlattım, şaşırdı kaldı. Dostlarım hastaneyi çiçek bahçesine çevirdiler, sağ olsunlar moral verdiler. Sevilmek ne güzel bir şey ama esas şifayı dualarınızdan aldım. Siz, siz olun hastalardan duanızı esirgemeyin, inanın dua şifanın esas kaynağı... Yaratana şükür, şimdi üç yıldır hayatımız sağlıklı bir şekilde devam ediyor. Ne diyelim; yiyecek ekmek, içecek suyumuz varmış. Allah cümleye sağlıklı ömür versin. Mustafa Pala-Manisa ------ Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00