Hayalimi Japonlar üretmişti

A -
A +

“Ne işe yarayacakmış bu kokulu televizyon? Evde, iş yerinde kokudan durulmaz ki!..”

 

 

 

İnsanlardan bir kısmı, akıl-mantık süzgecinden geçirilen çok sayıda yenilik, keşif ve anlatımlara aşırı tepki göstermiş karşı çıkmışlardır. Bu uğurda alaya alınanlar, mahkûm edilenler, cezalandırılanlar… Çok sayıdadır. Hâlen “böyle olur muymuş?” diyenler mevcuttur.

 

2013 yılında bir gazeteye yazdığım yazılarımdan birinde kokulu televizyonu anlattım. Kendimce çok detaylı anlatmama rağmen okuyucularımdan bazıları karşı çıktılar. Karşı çıkanlar, alaya alanlar ve şaşıranlar arasında kimler yoktu ki... Öğretmenler, diğer üniversite mezunları, TV sunucusu… Var da var. Daha birçoğu ile de karşılaşmadığımı tahmin ediyorum.

 

Neredeyse, kokulu televizyon başlıklı yazımı yazdıktan sonra çok sayıda olumsuzlukların çoğunu yaşadım. Büyük tesellim de bana az sayıda da olsa destek verenlerin olması oldu. Yenilerini yazmaya moral verdi bu azlar.   

 

Yazımı okuyanlardan alay etme amacıyla soru soranlar oldu. Bunları nasıl anlamıştım? Soru soranlar birbirlerine kaş-göz ve mimiklerle işaret ediyorlar. Bıyık altından gülümsüyorlar. Sanki farkında değilim gibi birbirlerini dürterek konuşuyorlar.

 

“Nasıl olacakmış bu kokulu televizyon? Ne işe yarayacakmış? Evde, işyerinde kokudan durulmaz ki.” Sorular soruluyor da soruluyordu.

 

Konu ilginç olduğu için bir televizyon kanalında da konu olmuştu ve sunucu demişti ki: “Adam yazmış, nasıl olacağını ben de bilmiyorum.”

 

Yazılarımda binlerle ifade edilebilecek böyle ilkler ve yenilikler var. Daima yazılarımın arkasında durdum. Asla yazdıklarımı yenileme, silme, yok sayma gibi durumlara yönelmedim. Moralim bozulsa da yazdıklarımın arkasında durdum.

 

2014 yılında hazırlayıp bastırdığım kitabımın ön sözünde de bazı konularla beraber kokulu televizyona yer verdim. Bunun için çok sayıda olumsuzluk işitmeme ve görmeme rağmen umutsuzluk yaşamadım.

 

2021 yılı son aylarına doğru, Japon bilim insanları kokulu televizyonu üretmeyi başarmışlar. Ne yalan söyleyeyim. Duyunca biraz tereddüt ettim. “Acaba rüyamı gördüm?” diye. Neyse birkaç gün konu ile ilgili hiç konuşmadan Zonguldak Devrek’te dolaştım. Hiçbir şekilde konu ile ilgili konuşan yoktu. Meğer bazı insanlar da dinlemiş. Galiba benden gizlemek istemişler. Çünkü daha önce eziyet niteliğinde tenkitler işitmiştim. Âdeta düşünme duygumu köreltmişlerdi.

 

     Bayram Ören/Devrek-Zonguldak

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.