Hayallerimdeki çocukluğum...

A -
A +

Elli yaş üzeri akranlarımla sohbet ederken bakıyorum da günümüz insanının ne çok bozulduğundan dem vuruyoruz. Başlıyoruz eskilerle kıyaslamaya: "Bizim zamanımız şöyleydi, böyleydi. Sevgi, saygı vardı..." 70'li yılları hatırlıyorum. O zamanlar 13-14 yaşlarındaydım. Dar bir çevrede, temiz bir aile ortamında yetişiyordum. Etrafımızdaki, insanlar temiz ahlaklı, iyi niyetli görünüyordu. Kavga, dedikodu, ahlaksız ilişkiler çok çirkin olaylardı. En azından bizim ailede bunların dinimizce haram ve çok çirkin şeyler olduğu bilinirdi. Çocuk sayılacak yaşta olduğumdan biraz da safmışım ki herkesin benim gibi aynı şartlarda eğitim aldığını düşünür, kimseden kötülük ummazdım. Hele eğitimli, kültürlü insanlar bir başkaydı çocukça hayallerimde. Doktor, öğretmen, hemşire gibi okumuş insanlardan asla zarar gelmez diyordum. Öğretmenime, doktoruma vb. hayrandım. Komşularımız, dikiş öğrenmek için gittiğimiz terzi ustalarımız, arkadaşlarımız hep dürüst, saygılı, takdire şayan insanlardı. Din hocaları, dinimizi doğru bilen ve bildiğiyle amel eden insanlardı. Ne zaman ki; hayranlık duyduğumuz nicelerini yakından tanıma imkânım oldu, işte o zaman anladım hayat hayallerimdeki gibi değilmiş. O zaman da iyiler az, kötüler çoğunluktaymış. Zalimler zulümlerini o dönemde de işliyorlardı da kimsenin haberi olmuyordu. Fakirlik sebebiyle ailesine maddi katkıda bulunmak için çalışmak zorunda kalan genç kızların düştükleri tuzaklar dehşet vericiydi. O zamanların bu günlerden tek farkı, yaşanan çirkinliklerin gizli kalmasıydı!.. Kariyer sahibi, kodamanlar, yanlarında çalıştırdıkları fakir, zavallı korumasız genç kızları çirkin emellerine alet ediyorlardı da kimsenin ruhu duymuyordu. Zavallı kızlar korktukları için ailelerine durumu anlatamıyorlardı. Nice genç kızın hayatının kararmasına şahit olduk. Ama kimseye bir şey anlatamadık. Hoş, anlatsak da kim inanırdı ki? Ayşe kızın yaşadıklarına bire bir şahit olmuş ama kimseye durumu anlatamamıştık. Benden 4-5 yaş büyüktü. Sarışın, mavi gözlü, orta boyluydu. Oldukça güzeldi. Uzun sarı saçlarını lüle lüle omuzlarına dökünce, bakan bir daha bakıyordu. Ankara'nın büyük semtlerinden birinde terzi atölyesinde çırak olarak çalışıyorken, tanıdım onu. Zenaat öğrenmem için bir komşumuzun tavsiyesiyle başlamıştım işe. Fakirdik. Dünyanın binbir türlü hâli vardı. Terziliği öğrenirsem aile bütçeme katkım olurdu. Mahallemizde belediyece açılan "Biçki-dikiş" kurslarına yazılmamız imkânsızdı. Devamı yarın... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.