Hayatımın kâbusu tam karşımda!

A -
A +
Cemile öyle seslenince şaşırdım, ürperdim. İncir toplarken yemeyi de ihmal etmezdik. "Boğazına mı kaçtı acaba" diye hızlıca döndüm sırtına vurmak için. Rengi kaçmış, elleri titriyordu. Gözleri yuvalarından fırlamıştı. Onu hiç öyle görmemiştim. Ne oluyordu Cemile'ye? 
Niçin kül gibi olmuştu benzi? Keklik gibi seken Cemile niçin şimdi olduğu yerde taş kesilmişti? Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken o öylece kıpırdamadan göz ucuyla o meşum yeri işaret etti:
-Aman Allah'ım!
Hayatımın kâbusu tam karşımda, kıvrılmış bize bakıyordu. Bilek kalınlığında ve kıvrımları açıldığında bir metreden fazla olan âdeta bir ejderha gibiydi. Kafasını büklümünün üzerinde kaldırmış bekliyordu. Nutkum tutulmuştu. Korkudan bayılacağımı düşünüyordum.
"Koş!" dedim bir avaz. Başka söz çıkmadı ağzımdan. Dilimin tutulduğundan şüpheye düşmüştüm. Bir kayalıktan diğerine öyle bir zıplıyoruz ki! Boyumuzdan büyük mesafeleri Tarzan gibi atlaya atlaya aşıyor, kuş olup yola ulaşmaya çalışıyorduk.
O kıyamadığımız incir dolu tasları, çubukları hangi zıplayışta, nerede bıraktığımızı hatırlamıyorduk bile. Yola çıktıktan sonra, korkunun etkisi ve kurtulmanın sevinciyle hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladık. Hem ağlıyor hem de arkamıza bakmadan koşuyorduk.
Bizi görenlerin "ne oldu?" sorularına cevap verecek hâlde değildik. Mahallede yol ayrımına geldik. Cemile evine koşmaya devam etti. Ben de evime...
Annem hâlimi görünce telaşlandı. Yüzümün aldığı hâl, vahimdi sanırım. Ağlamak da cabası. Kollarımdan tutarak iki eliyle beni sarsıyor, "Kızım ne oldu?" diye sorular sorarak bize ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Yılan gördük!" dedim. Detayını anlatacak gibi değildim. Ağlamaktan, iç çekmekten kelimeler boğazıma düğümleniyor, dilime düşmüyordu bir türlü.
Sürekli etrafımı kolaçan etmek hissiyatı ise çıldırtıyordu beni. Gece kâbus, gündüz halüsinasyon görür olmuştum. Korkularımı bertaraf edecek dualar okudular. Dilimde besmele, kalbimde yakarışlar... 
Bu dehşetten kurtulmam lazımdı. Korku ile imtihanım uzun yıllar sürdü. On beş sene, sıklıkla yılan kâbuslarıyla uyandım. O günden sonra incirli kayalıklara gitmek şöyle dursun, bulunduğum ortamda bahsini dahi ettirmiyordum. Memlekete her gidişimde ne zaman kafamı incir kayalıklarına çevirsem, yılan hikâyesi yâdıma düşer, bir tuhaf olurum...
           Sevgi Korkusuz-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.