Her gün gel ne olursun?

A -
A +

“Fotoğrafımı getirip gösterdi. Muhtarlıktan askerlik belgesiyle gönderdiğim fotoğraftı.”

 

 

 

Yıllar önce Bakırköy ardından Tokat Yetiştirme Yurdunda yaşadıklarımı anlatmaya devam ediyorum.

 

İhtiyar sözünün burasında sigarasını tekrar tellendirdi:

 

“Ama geldi. Muhtardan adresi alır almaz binmiş otobüse gelmiş ve beni buldu. Onun bebeklik fotoğrafını saklıyordum biliyorsun. Onu gösterdim. Birlikte ağladık. İşte buradayız.

 

Kısa bir sessizlik oldu. Mutfaktan çıkıp yanıma geldiler. Konuyu değiştirmek ister gibi Ziya Amca pencereye doğru baktı, perdeyi araladı:

 

-Yağmur dinmeyecek gibi görünüyor. Bunun üzerine “burada kalırsın” dedi kadın. Bir yandan da gözyaşını siliyordu:

 

-Kemal kızacak belki ama olsun. Yılda bir kez geliyorsun.

 

Ben onun annem olduğunu tahmin etmeliydim… Ama madem bana annem olduğunu söylemiyorlardı. Ben de bilmezden gelmeliydim. Kim bilir yarın ne gibi bilgi değişikliği olurdu? 

 

Birbirimize karşı temkinli cümlelerle hâl hatır soruyorduk. Nerede olduğumu, ne iş yaptığımı öğrenmek ister gibi sorular ağırlık kazanıyordu… Kendisinden hiç bahsetmiyordu. Ben de sormuyordum…

 

Sonra fotoğrafımı getirip gösterdi… Bu fotoğraf benim muhtarlıktan askerlik belgesiyle gönderdiğim fotoğraftı… Resmi büyütmüş ve evinin bir köşesine koymuş.

 

“Saklıyordum ve bir gün mutlaka geleceğini biliyorduk.”

 

Onlar öyle söylüyordu ama benim için orası ziyaret edip tanıştıktan sonra veda etmem gereken bir akraba evinden farksızdı… Ve samimi bir şekilde tanışıp sonra da gitmek üzere oradaydım. Dedim ki:

 

-Benim tek derdim sizinle tanışmaktı. Benim için bu yeterliydi. Ayrıca mümkün olduğunca haftada bir uğrarım inşallah… Siz rahatsız olmayın…

 

-Yok, dedi kadın, haftada bir olmaz… Hemen her gün gel ne olursun?

 

Ziya Amca’nın yaşadığı tedirginliği hatırlattım:

 

-Enişte bey belki rahatsız olur.

 

-Olmaz, ben söylerim…

 

Bu tür konuşmalarla bir iki saat daha geçirdik evde… Dedim ki, madem çok ısrar ediyorsunuz, biraz daha kalıp akşama doğru giderim…

 

O gün evde abla, Ziya Amca ve çocuklarla geçti vaktim…

 

Akşama doğru ise kararlı bir şekilde veda edip ayrıldım… Ziya Amca çocukların dedesi olduğuna göre Ziya Dede olarak evde kaldı…

 

Belki annem olan ama abla olarak tanıtılan yakınımı görmüştüm ama bu tanışma süreci, “nerede kalmıştık?” gibi bir kaynaşmaya vesile olamazdı… Çünkü yurtlarda geçen kendi hayatım çoktan kendi mecrasını bulmuştu… Bu duygu ve acı da olsa yaşanmışlık gerçeğiyle veda ettiğim evden kendi evime geldim…

 

D. K. – İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.