Her şey bir anda oldu bitti... Günü gününe hatırlıyorum... Tam 16 Eylül 2006 günü... Akşam iş yerimi kapattım yola çıktım. E-5'e kadar yürüdüm. Oradan bir otobüse binip İkitelli'deki İETT garajına gideceğim. Kayınpederim oraya yakın oturuyor. Bizim hanım ve çocuklar da o akşam oraya misafir olarak gitmişler. Neyse otobüsten indim, kaldırımda yürüyorum. Nereden bilebilirim başıma ne geleceğini? Hiç kimin aklına gelir? Ama bir anlık her şey... Oldu mu oluyor işte... Ucb anlamında söylemiyorum. Yaşadığımı anlatmak için söylüyorum. Genelde abdestli dolaşırım. Yolda yürürken de şarkı mırıldanmak yerine bildiğim duaları okurum. O akşam da öyleydim. Hatta orada bir caminin imamı ile de karşılaştım. Sadece selamlaştım. "Nasılsınız, iyi misiniz? ne var ne yok?" gibi bir iki kelime hal hatır sorsam yine olmayacak. Ama başa gelecek ya... Neyse birkaç adım attım. Fatiha suresinin "maliki yevmiddiin..." kısmını okuyordum ki... Sırtımda müthiş bir acı hissettim...Aynı zamanda kendimi az ötedeki çalılıklar arasında buldum. Bir anlık şok... Şiddetli bir acı... Gözlerim karardı... Birkaç saniyelik bir baygınlık... Veya öyle bir hal... Bana ne olduğunu anlamaya, nerede olduğumu çıkartmaya çalışırken biri yaklaştı yanıma... "Sakin ol. Ciddi bir şeyin yok... Bir kaza geçirdin!" dedi ve ekledi: -Telefon edebilecek bir yakının var mı? Hatırlıyor musun? -Kayınpederimi arayın, dedim. Hatta cep telefonumdan aramasını istedim. Baktım cep telefonum da fırlamış gitmiş... Yoktu... Allah'tan ki şuurum yerindeydi. Numarasını dahi söyleyebildim. Aradılar... Az sonra orası ana baba günü gibi olmuştu. Haberi duyan mahalleli gelmiş. Meğer bir otomobil içinde beş yolcusu ile kontrolden çıkıp kaldırımda bir direğe ardından da bana arkadan çarpmış. Sonra mı? Oradan beni alıp bir özel hastaneye yetiştirdiler. Ayaklarım ve kollarım kırıklar içindeydi. Hastane beş altı saatlik müdahale için bana 800 TL masraf çıkardı hayret... Yarısını ödedik yarısına senet imzalayıp zar zor ikna ederek Çapa'ya sevk ettirdik. Çapa'ya gittik ama Bağ-Kur primlerini yeterince ödeyememişiz. Acil'den yukarı çıkartmıyorlar. O parayı bulup denkleştirene kadar bir süre de kırıklarımla acilde baş başa kaldım. Sonra ameliyatlar, sargılar falan derken yukarı çıktığımda mumyaya dönmüştüm. Gelen ziyaretçiler "vah vah, tüh tüh" derken ben onlara moral vermeye çalıştım: -Canım otomobille güreştik. Ne yapalım bu hale geldik... Çapa'da beş gün yattıktan sonra eve getirdiler. Ama günlerce hareketsiz yatmak ayrıca sağlık problemi oluşturuyordu. Birkaç ay sonra iş yerime hiç olmazsa taksiyle gidip gelmeyi denedim. Ama bir süre sonra taksi parasıyla başa çıkamaz oldum. Bu kez oradaki evimizi kiraya verip iş yerime yakın bir yerden ev kiralama yoluna gittik. Sözde kolay ama ne sıkıntılarla... Şu an halime yine şükür. Ama halen namazlarda kıyama kalkarken ellerimin desteği gerekiyor. Halen sol kolumda hareket kısıtlılığı var. Bu akla gelmedik kazanın maddi faturası ise onbeş bin TL. Hoş, kazaya sebebiyet verenleri dava etmedik mi? Ettik tabii ki... Avukat, sürücünün otomobiline ve hatta evine satılamaz kararı çıkarttırdı. Mahkeme halen sürüyor. Üstelik sürücü sekizde sekiz kusurlu... Buna rağmen mahkemenin sonuçlanmasını beklemekten başka çaremiz yok. Bu arada çektiğimiz eziyetler, sıkıntılar cabası... Velhasıl insanoğlu bu... Hiç durduk yerde bile bir anda hayatı allak bullak olabiliyor. Allah cümlenin sıkıntılarını hafifletsin. Kazadan beladan korusun... Özkan Cobuloğlu-İstanbul >> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00