Hiç oyuncağım olmadı...

A -
A +

"Bizde engeli olan kimsenin, acıkınca yemek, susayınca da su istemesinden başka hakkı yoktu..."

Sekiz çocuklu bir ailenin son çocuğuyum. Görme engelim sebebiyle okula gönderilmedim. Ağabeyim evde tek erkek evlat gibi büyütüldü. Yazdıklarımı okurken, biraz mübalağa olduğunu düşünebilirsiniz ama aksine çok özetleyerek yazmaya çalıştım.
En büyük ablam hafif düzeyde zihinsel engellidir. Ben ise görme engelliyim. Okutulmadığım için herhangi bir tahsilden bahsetmeyeceğim!
Abimin 1993 yılında dünyaya gelen kızının doğumuyla beraber, daha çocuk olmadan büyümem emredildi! Ben 4 yaşımdaydım, yeğenim daha yeni doğmuştu. Zaten bana oyuncak falan alınmıyordu. Ezkaza eve gelen bir misafir bana bir oyuncak hediye getirse bile, annem onu benden alıp "sen artık büyüdün amca oldun oğlum. Onu yeğenine ver" diyerek elimden alıp daha kundaktaki bebeğe saklardı.
Ben çok üzülmeme rağmen yine çocuksu duygularla yeğenim biraz büyüsün, o zaman onunla beraber oynarız diye hayal kurardım!
Yeğenim 2 yaşına gelip de oyuncaklarıyla oynamaya başladıktan sonra da anladım ki benim için değişen bir şey yoktu. Oyun onun hakkıydı. Ben ise görme engelimin armağanını(!) oyundan menedilmekle görüyordum.
Bizde herhangi bir engeli olan kimsenin, sadece acıkınca yemek, susayınca da su istemesinden başka herhangi bir isteği veya bir konuda söz söyleme ya da bir konuya bir şeye karışma hakkı yoktu.
Benim hiç oyuncağım olmadı. Ama -halen kendimi onunla geliştirdiğim- bir el radyom vardı. Onu da oyuncak gibi gördüğümden olsa gerek bana en uzun dayanan radyo üç dört ay dayanırdı. Gerçi bu defa da her seferinde en az bir o kadar süre de radyosuz kalarak cezalandırılırdım.
Bana uzun bir süre radyo almadıkları gibi radyomu -elbette ki isteyerek değil- bozduğumda her seferinde annemden ayrı abimden ayrı dayak yerdim.
Abimden dayak yiyişimin sebebi bozulan radyoyu ona tamir ettirmeye çalışmalarıydı. Abim kızdığı için bu yüzden döverdi! Çünkü anneme karşı önce uzun süre tamir etmeyeceğim diye direnemiyordu! Rahmetli annem de her seferinde onu abime yalvartmak zorunda bıraktığım için kızıyordu.
Aslında her ne kadar sinirine hakim olamayıp kızıp dövmüş olsa da ailemde bana en çok empati ile yaklaşan rahmetli annem olmuştu. Bazen babam yahut abim beni dövdüğü zaman, beni döven kişiye hep şu sözleri söylerdi:
"Sen hiç Allahtan korkmaz mısın? Nasıl vicdanın el veriyor bu âmâya el kaldırmaya?" Devamı yarın

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.