Beş kader arkadaşı eski Cumbalı bir Chevrolet taksinin arka koltuğuna doluşmuştuk. Önce Kadıköy Atatürk Kız Yurdu'na getirdiler... Meğer İstanbul'dan taşraya gönderilecek öğrencileri de burada toplayıp sonra dağıtıyorlarmış.
Kahvaltı saati geçmiş, kimse bize "aç mısınız?" diye sormamıştı. Böyleydi yetimlerin yolculuğu. Biz gidene kadar kahvaltı saati geçmişti. Öğleyi bekledik. Öğle yemeğinde ilk defa orada görüyordum et yemeğini. 25 yıl önceki o tadı hâlâ unutamam...
Bir arkadaşımızın kız kardeşi bu yurttaymış. Abisi Tokat'a gideceği için son kez vedalaşacaklardı. Terk edilen bu iki kardeş,birbirlerine hiçbir şey demeden ağlaştılar... Koskoca gönüllerin dayanamadığı ayrılığa, bu iki minik yürek dayanmak zorundaydı... Kimin umurundaydı? Erkek, kardeşinin yanaklarından öpüp saçlarını kokladı. Gözyaşları içinde aramıza döndü... Kız kardeşi ise yerinden hareket bile edemedi. Sadece ağlıyordu. Hıçkırıkları bile sessizdi...
Arabamız yurdun ufkundan kaybolana kadar kardeşler birbirlerine el salladı... Yanımızdaki öğretmen, yönünü çoktan dönmüştü yola...
Nereye gidiyorduk? Tokat Yetiştirme Yurdu'na. Niye? Sebep neydi? Bilmiyorduk...
Harem Otogarında, arkadaşların ellerindeki minik torbaları görünce hatırladım ki kendi yol torbamı bu iki kardeşin hüzünlü vedasında ağlayan ağabeyi teselli ederken unutmuştum.
Yağmurlu bir havaydı... Harem'in hasret kokan kasvetli ortamında telaşlı insanların arasında bir iki saat bekledik... Beş küçük çocuk... Beşimiz de başımızdaki öğretmenin emrindeyiz... Gelin diyor gidiyoruz, durun diyor duruyoruz. Öyle özel bir arzu bildirmek gibi bir lüksümüz yok. Çünkü annemiz babamız yok... Acıktığımızı bile söyleyemeyiz öğretmene... Çünkü yemek yememiz de saate göredir.
Yolculuk yapacağımız firma ve otobüs biletlerimiz tamamdı, Tokat- Topçam. Hava kararmış, yemek saati de gelmişti... Öğretmen orada bir lokantadan birer porsiyon sulu köfte almıştı verilen harcırahtan. Acıkmıştık... O sulu köfteleri suyuna bolca ekmek bandırarak yedik.
Şehirlerarası otobüste beş yetimhane çocuğu... İstanbul'dan Tokat'a gidiyoruz... Gece yaşayacaklarımızdan habersiz... Devamı yarın