-Akşam diziyi izledin mi çok heyecanlı yerinde kaldı. İnsanları ekran başına kilitliyorlar haftayı zor bekliyorum. Seyrediyorsun değil mi? -Yooo seyretmiyorum... -Ciddi olamazsın, sen nasıl vakit geçiriyosun... Şu kumandayı uzatsana televizyonu açayım. -Ablacım rica etsem bu sabah radyo dinlesek... Gönülsüzce yüzüme baktı: "Ev sahibi sensin" der gibi. -Lütfen ablacım burası senin kızının evi. Ben senin torununa bakmak için buradayım. Dolaysıyla ben akşam gideceğim, sen birkaç gün yatılı kalmak için buradasın. Yani ev sahibi diye bir şey yok... Bugün beraberce radyo dinleyelim istedim. İnan senin de çok hoşuna gidecek... Gülümsedi: "Eh aç bakalım şu muhteşem(!) frekansını..." Benden 4 yaş büyüktü. Amcamın kızıydı. Beraber büyümüştük. Bana öz ablam gibiydi. Sevgili torununa bakacak kimseyi bulamamıştı. Kızının iyi bir işi vardı. Kendisi de üzücü bir sebepten dolayı bakamıyordu. Bana teklif ettiğinde sırf onu kırmamak için kabul ettim... Neredeyse bir yıl olacaktı... Küçük Mina'yı çok seviyordum. İkimiz de birbirimize çok alıştık. Benim için bir neşe kaynağı bir eğlence olmuştu. Ablam bir ev kazasında ayağını kırmıştı. Kızı da birkaç gün bende kalsın düşüncesiyle getirmişti annesini. Sevgili ablam tam bir "televizyonkolik"ti bense "radyokolik"... "Hülya'lı Sabahlar"ı mutlaka dinlemem gerekiyordu... Çok dostane, harika bir programdı. Öyle sıcak öyle candan dostluklar, paylaşımlar vardı ki, bir kere dinleyen bir daha ayrılamıyordu... Ablam, benim bu heyecan ve mutluluğuma anlam veremiyordu... O gün onun da dinlemesini hatta programa katılmasını istedim. Biraz isteksizce televizyondan vazgeçti. Radyoyu dikkatle dinlemeye koyuldu... İşte bizim program başlamıştı. Yediden yetmişe herkes dinliyor programa mesajla telefonla katılıyorlardı. Ablamın dikkatini çekmişti o da katılmak istedi... Telefonu tuşlayıp eline verdim... Program sunucusunun sıcak, samimi sohbeti ablamı mest etmişti. Konuştukça konuşuyordu. Programın sonunda: "Ya bacım haklıymışsın. Ben bayıldım bu 93.1'e... Sen hele bu radyonun telefonunu benim telefona kaydet bundan sonra ben de burayı dileyeceğim..." Ablamın bu kararına çok sevinmiştim... Zaten çok üzüntüler yaşamıştı son günlerde. Bir de televizyonun iç karartıcı programlarıyla bunalıma girmişti... Oysa benim ne kadar mutlu dostluklar kurduğuma şahit olmuştu... Gerçekten... Her şeyimi paylaştığım, görmeden gönül gözüyle sevdiğim radyo dostlarımı çok seviyorum... Hele program sunucumuz tam bir öğretmen. Yaş olarak çok ileri zamanlardayım ama yine de öğrendiğim çok şeyler oldu. Öğrenmeye devam ediyorum... Yediden yetmişe herkesi sevgiyle kucaklayan bu frekansın bütün programları dinlemeye değer. Baştan ayağa tam bir kültür hazinesi. Herkese bütün dostlarıma, çocuklarıma hararetle tavsiye ediyorum... Sevgili gazetem "Türkiye Gazetesi" ve de sevgili "TGRT FM" frekansı, sizleri tanıdığım için nasıl şükretsem bilmiyorum... Asıl şans, asıl zenginlik, asıl mutluluk sizleri tanımakmış... Gazetemin aracılığıyla buradan bütün Hülyalı Sabahlar'ın sevgili gönüldaşlarına, selam ve sevgilerimi sunuyorum. Bu frekansa emeği geçen herkesten Allahü teâlâ razı olsun... Canım Hülya Öğretmen'im, sevgili sınıf arkadaşlarım dünya durdukça hep var olun... Necla Ablanız-Ankara'dan... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00