"Vefat haberinle, hayalimde hatıraların canlandı. Nur yüzünden eksilmeyen tebessüm geldi gözümün önüne..."
Bu köşenin tiryakisiydin, bu gazetenin tiryakisi olduğun gibi... Enver Ağabeyin ismini anarken sevinçten ve hasretten gözlerin dolar gelirdi. "Hay maşallah" diyerek çıkardı ağzından takdir lafların. O da kendin gibi pehlivancaydı.
Rahmetli Hatip Deden gibi sen de "ibadet dirisi"ydin. Bir vaktini kaçırmazdın. Bu yalan dünyada sen de hayal ve hatıraları geride kalanlarına bırakıp sekiz uçmağa süzüldün gittin...
Seni yâd ederken o unutamadığım boğa devirişini anlatmadan olur mu? Çok iyi pehlivan olduğun gibi iyi bir refleksolog olduğunun elbette farkında değildin. Bunu yıllar sonra Maraş Akupunktur Tedavi Merkezi'nde hocalardan akupunkturel noktaların gücünü ve etkisini öğrendiğimde anlamıştım...
Çocukluğumda koskoca kurbanlık boğaya uyguladığın teknik, hiç gözümün önünden gitmiyor. Günümüzde acemi kasapların her biri bir perişanlık olan elden boğa kaçırmalarını ve kurban bayramlarında hayvana yapılan onca eziyet sahnelerini gördükçe... Senin o iki maharetli parmağınla uyguladığın teknik gelirdi gözümün önüne dayıcığım...
Sen ne mi yapmıştın o gördüğümde... Hiçbir zahmete gerek kalmadan, o koskoca boğanın o koskoca alnını okşamış, havyanı sevmiş ve sakinleşmesini sağlamıştın. Sonra da sağ elinin başparmağı ile işaret parmağını koca boğanın burun deliklerine denk getirerek hangi noktalara uyguladın bilmiyorum ama iki noktaya parmaklarını bastırıp "haydi koçum, maşallah" diyerek bileğini yan büktüğünde o koskoca boğayı sanki kapı kolunu aşağı indirir gibi indirmiştin de hayvan yan yatar vaziyette yere uzanıvermişti... Hiç çırpınmadan... Hiç zorlanmadan... Senin parmakların boğanın burnunda... Boğa ise yerde güneşlenir vaziyette uzanmış öylece duruyor...
Sonra usulüne göre sakin bir şekilde hayvanın ayaklarını bağlamışlardı çağırdığın iki kişi. Ve sonra sen parmaklarını boğanın burnundan çekip, yine kıvrak ve zeki hareketle hayvanın boyun kısmından arka tarafına geçerek kurban vazifesini hiç kimseye gerek duymadan ifa etmiştin...
Koskoca boğayı pehlivanlığınla değil, "refleksolog" tecrübesiyle devirmiştin. Bugün bu tecrübe unutulduğu için elimizde hayvana eziyet vermekten başka bir şey kalmadı...
Vefat haberinle, hayalime hatıraların ve son yıllarda güreştiğin onca çile ve sıkıntılara rağmen nur yüzünden hiç eksilmeyen tebessümlerin geldi gözlerimin önüne. Mekânın Cennet olsun canım dayıcığım...