Mübarek ramazanın ikinci günüydü. Annemler iftara çağırmıştı. Eşim, "siz öğleden sonra gidersiniz, ben de işten çıkınca gelirim" dedi. Öğleye kadar evi silip süpürdüm. Mutfağı topladım. Kızım Bürde'yi de alarak yola çıktım. Bürde henüz altı yaşında. Belediye otobüsüne bindik. Yanımda Akbilim yok. Şoför "Akbil uygulaması" kalktı, dedi. Önceden yanında Akbil'i olmayanların yerine otobüs şoförleri kullanıyor ve ücretini yolcudan alıyorlardı. Bu uygulama daha önce de kaldırılmıştı. Sonra yeniden başlatılmıştı. Şimdi yine kaldırılmış. Ne yapacağımı şaşırdım. Bir tuhaf oldum. Şoför: "İçeriden sor" dedi. Ben kimden Akbil isteyebilirim ki? Bu arada iki yolcu kalkıp, çocuklu bayan diyerek bana yer verdi. Ne bileyim o münasebetsizin yanına oturacağımı. Karşılıklı üçerli koltuklardan bize verilen iki koltuğa oturdum. İçeriden Akbil soracaktım ki annem yaşındaki emekli bayanın yanı başımda homurdandığını duydum: -Utanmaz, soyguncu... -Bana mı diyorsun? -Evet sana diyorum, dedi. Nasıl öfkelendim anlatamam. Beni neyle suçluyordu? Sonra anladım. Meğer bilet almamak için böyle yollara başvurduğumu düşünüyordu. Ben bir bilete kalmış insan mıydım? Dedim ki: -Utanmıyor musun yaşına başına bakmadan laf sokuşturmaya! Ben öyle der demez, kadın kaldırıp elinin tersiyle ağzıma bir tokat patlatmasın mı? Öyle tersime geldi ki üst dudağım patladı. Gözümden yaşlar geldi. Ben de kaldırıp ona vurdum. Bir anda otobüsün içi karıştı. Yolcular bizi ayırmaya çalıştı. Ama artık gözüm dönmüştü. Orada o kadını saçlarından tutup yerde sürüyesim geldi. Kızım başladı ağlamaya... Şoför otobüsü durdurdu. Kimse kavganın ne olduğunu anlamıyordu. Ben de sinirden kadının yaptığı laf sokuşturmasını anlatamıyordum. O arada bir de yaşlı bir adam üzerime yürümez mi? Niyeymiş? Vay ben annem yaşında bir kadına nasıl el kaldırıyormuşum. Utanmıyor muymuşum... Utanmaz adam, o kadının bana sokuşturduğu laf ne peki? Annem yaşındaymış. Bana annem şimdiye kadar "kızım"dan başka bir laf söylemedi. Ne demek soyguncu? Hırsımdan ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. İnsanlar ne biçim olmuştu? Şoföre, polis çağırmasını bile istedim. Ama şoför sakin olmamı istedi. O kadını başka bir koltuğa oturmaya ikna ettiler. Ben de ağlayan kızımı teselli etmeye çalıştım... Anneme iftara gitmiştim ama günüm de burnumdan gelmişti. Ertesi gün ilk işim bir Akbil almak oldu. Keşke şunu daha önce yapsam da el âleme madara olmasaydım!.. Rumuz: "Pişmanlık" Üsküdar/İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00