İki öğrenciyle "ant" okurduk

A -
A +

Gözüme uyku mu girer? Çaresiz sabaha kadar lojmanı temizledim. Odun deposunun kapısı ve ders sıralarından bir yatak hazırladım. Paşa köşkü gibi olmuştu sanki. Sabah okulu açtım. Ne gelen var ne giden... Kayıtlı 13 öğrenci var ama çoğu büyümüş bile. O yıl okula 2 öğrenci kaydedebildim. Onlar da köy bekçisinin çocukları idi... Erkan A. ve Ercan A. Hiç unutmuyorum isimlerini. Her sabah iki öğrenciyle andımızı okumanın ne demek olduğunu anlatmaya gerek yok her halde. Nihayet kış da gelmişti işte. Lojmanın bir odası odun deposuydu. Odun o kadar kıymetli. Artık köye de mecburen alışıyordum. Yollar kardan kapanmıştı. Telefon yok, elektrik telleri kardan kopmuş. Hayat gaz lambası kadardı. Bir radyo ve bol kitap var yanımda. Okudukça duygusallaşıyorum. Ağlamaklı geçiyor kimi günlerim. Birinci dönem içinde birkaç kez şehre gittim. Karda yürümek o kadar zordu ki yalnız yola çıkmak imkânsız. Yoldaş ile de ürkütücüydü. Üzerimde kaban ayağımda postal bir buçuk saatlik yol beş saate çıkıyordu. İnsanın üzerindeki elbise yürüdükçe ağırlaşıyor taşınmaz hale geliyordu. Bazen el ve ayakla kedi yürüyüşüyle tepeyi tırmanıyorduk. Bunca zor görevde birinci dönem sonu iki öğrencime karnelerini verip memleketime geldim. Susmaktan adeta konuşmaz olmuştum. Tatil ne de çabuk bitmişti. Dönüşte bir siyah beyaz TV getirmiştim köye. Köyde televizyon yoktu. TV görmeyen aileler vardı. TV gelince arayıp soranlarım da çoğalmıştı. Hiç unutmuyor, düşünürken bazen kendi kendime gülüyor bazen üzülüyorum. Ekim ayında aldığım patatesler 15 tatilde donmuş taşlaşmıştı. Döndüğümde soba yakıp da içeri ısınınca patates çuvalının altından akan suları, patatesin çözülüşü ve adeta hamura dönüşünü hiç unutamıyorum. İkinci dönem de kar bora fırtına ile geçmişti. Nihayet güneş gözükmeye karlar erimeye başlamıştı. Okullar o yıllarda 13 Mayısta resmi tatile giriyordu. Tatil yaklaştıkça içim içime sığmıyordu. Nihayet son gün gelip çatmıştı. Demirci'den ayrılırken adeta bir daha dönmemek üzere ayrılıyordum. Ya tayinim çıkmalıydı ya da istifa etmeliydim. TV'yi orada, çok sevdiğim bir gence bırakmıştım. Geride gözü yaşlı insanlar bırakarak, geri kalan eşyalarımı ise bir merkebe yükleyerek komşu köye kadar getirdim. Bir eğitim öğretim dönemi böylece geçip gitmişti. İkinci yılımda mı? Ben de bir yolunu bulup Demirci köyünden veda edip ayrılmıştım. Şimdi o günleri, acısı ve tatlısı ile hep hatırlıyor ve özlüyorum. Dumlupınar İ.Ö.O. Md. Yrd. Hacı Karaca > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.