"İliklerime kadar titremiştim!.."

A -
A +

Duyuyorduk ama ne gidip görme, ne alışveriş yapma fırsatımız oluyordu. Bizim sitenin hemen alt kısmında belediyenin güzel park yaptığını yeni öğreniyorduk. O gün güya, şöyle bir dolaşacak hava alacaktık. Bu güzel başlayan pazar gününün öğleden sonra burnumuzdan geleceği aklımıza hiç gelmemişti. Orada bir marketten çekirdek falan gibi bir şeyler alacaktık. Dükkandan içeri iri yarı ızbandut gibi bir genç girdi. Anormal biri olduğunu hemen fark etmiştim. On yaşlarındaki oğlum da bu genç adama meraklı bakmış olmalı ki bu genç de oğlumun bakışından etkilenmişti. Birden herkesin şaşkın bakışları arasında oğlumun üzerine yürümesin mi? Oğlum korkuyla arkama saklanırken, ben cüssemin iki katı meçhul delikanlıyla karşı karşıya kalmıştım. İliklerime kadar titrediğimi hissettim. Yanımda hanım da var. Kaba güce kalkışsam bu adama gücüm yetmez. Laftan sözden anlayacak biri değil. Çevreden yardım istesen İstanbul'da kim kimin için kılını kıpırdatıyor ki? -Bir dakika, hey dur bakalım. Bak polis çağıracağım! Allah'tan fazla uzun sürmedi. Ani bir hareketle de çıkıp gitti. Oğlum korkudan ağlıyor, hanım tir tir titriyordu. Market sahibi dedi ki: -Beyefendi hiç uğraşmayın. 46'lıktır o... O civarda oturuyormuş. Kimsenin ilgilenmediği biriymiş falan filan... Çok canım sıkılmıştı. Güya artık ben olmadığım zamanlarda da hanım çocuğumla bu güzel yerlere hava almaya çıkabilir diye sevinmiştim. Şimdi böyle bir psikopatın bu civarda başıboş dolaşıyor olması bu hevesimi kursağımda bırakmıştı. Moralimiz altüst olmuş halde gezimize kalan yerden devam edip eve dönecektik. Biraz ileride bir gecekondu evi ve önünde de ekilip biçilebilecek bir bahçe vardı. Orta yaşlarda bir Anadolu kadını bahçenin kenarına koyduğu bir iki domates kasası üzerinde, yetiştirdiği sebzelerini satmaya çalışıyordu. Tere, maydanoz, kara lahana falan... Fiyatı pazardan bile ucuzdu. Tam kadıncağızın bahçesi önünde durduk. Almak için sebzelere bakıyorduk ki az ötede onu gördük. Evin önünde oturuyordu. Az önce markette karşımıza çıkan psikopatın ta kendisiydi. Bizim onu görmemiz ve telaşlanmamız üzerine sebzelerini satmak isteyen kadın dedi ki: -Korkmayın beyefendi... O benim oğlumdur. -Oğlunuz mu? Aaa!. Az önce markette az kalsın çocuğuma saldırıyordu. Eşim de ben de şikayetimize devam edecektik ama kadıncağızın annelik duygusuyla anlattıkları karşısında şaşırdık kaldık. Diyordu ki anne: -Ne kimseye zararı beyefendi, bilakis her önüne gelen dövüyor oğlumu. Askerliğini Güneydoğu'da yapıp geldikten sonra bu hale geldi. Herkesin kendisine saldıracağını zannediyor. Kendini savunmak için tepki gösteriyor. Karşısındaki tepki gösterince de sinip kalıyor. Sonra da dövüyorlar. İlaçlarını her zaman alamıyorum. Bugün de bu sebzelerden satarsam ilaç almaya gideceğim. O psikopat gözüken delikanlı meğer bir gaziydi. Kimsenin onu anlamadığı bir gazi... Annesi bu arada oğluna seslendi. Bizi göstererek ona kızmadığımızı falan anlattı. Karşımızda bir psikopat değil, koca bir çocuk vardı şimdi. Hemen koşup bahçeden kendi elleriyle bize kara lahana getirdi. Oğluma elma falan vererek etrafında çocukça duygularla dolaşarak ondan sanki özür dilemek istiyordu. Annesi, "artık size hiç yan gözle bakmaz" diyordu. Çok duygulanmıştım. Bir iki demet sebze alsam da bu çaresiz anneye ilaç alabilmesi için biraz cömert davrandım. Benim de gücüm o kadarına yetiyordu. Rumuz: "Y.Y.-İstanbul" >> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.