Hâkim Bey, "çok tebrik ederim hocam. Ben de gideyim artık, yine görüşürüz" dedi.
Hâkim Bey ile yaşadığım hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Üzerimdeki heyecanı ve korkuyu atmaya çalışırken, birdenbire bir alkış tufanı kopmaz mı? Köylülerin “vay be, bravo, helal olsun, sen neymişsin be hocam” bağırışları içinde iltifatlara ve sevgi gösterilerine maruz kaldım.
Hâkim Bey de "vay hocam sen neymişsin, ata hiç binmeyen böyle mi olur? Pabucumu dama attın…” gibilerden iltifatlar yağdırmaya başladı.
Köylüler de yanımıza gelerek konuşmaya başladılar. “Hocam çok korktuk, sakat amcanın ezileceğini sanmıştık. Ama siz öyle bir ustalık gösterdiniz ki, kıvrak bir manevrayla kimseye dokunmadan aramızdan geçip gittiniz. Müthiş biniciymişsiniz vesselam” şeklinde iltifat ve sevgi gösterilerinde bulundular.
Meğer muhtarın iki bastonla gezen sakat babası da at yarışını duyunca aşağıya inmiş kalabalığın arasındaymış. Atımın üzerlerine gelişini görünce, korkuyla kalkmaya çalışsa da yerinden kalkamamış. Benim at da kimseye dokunmadan aradan geçip gitti. Bu olayı, benim at sürmedeki maharetim sanmışlar.
Peki bütün bu yaşananlar nasıl olmuştu da atın üzerinde kimseye zarar vermeden sürüşümüzü tamamlamıştım? Sonradan öğrendim ki meğer atı serbest bırakırsanız, at rotasını kendi tayin ediyormuş.
Atlardan indik, muhtar yine içeriye buyur etti. Benim nutkum tutulmuş, ağzım kurumuştu... Artık kimse bana inanmadığına göre benim de kimseye hâlimi anlatmama gerek kalmamıştı. Zaten kazasız belasız at binme işimiz de tamam olmuştu. Bu arada Hâkim Bey de benimle birlikte köyde hoşça vakit geçirmişti. Hâkim Bey'e “Bana müsaade, çok heyecanlandım ve terledim, eve gitmem lazım” diyerek özür dileyerek müsaade istedim.
Hâkim Bey gülerek “peki, güzel bir yarış ve sürpriz bir sonuçtu, Çok tebrik ederim hocam. Ben de gideyim artık geç oldu. Yine görüşürüz” dedi.
Elini sıkarak koşar gibi eve gittim. Olanlara şaşırıp kalmıştım. Kendim ve köylüler adına büyük bir tehlike atlatmıştım doğrusu. Yatağıma uzanarak heyecanımın ve titrememin geçmesine çalıştım. O arada uyumuşum, akşama doğru uyandım. Fakat gördüğüm rüyadan hâlâ uyanamamıştım.
Bildiğim, fakat kimsenin bilmediği bir gerçek vardı. Ata ilk ve son binişim bu olaydı...
Seyfettin Karamızrak