Yaklaşık 30 yıl öncesiydi... Sevgili gazetem Türkiye'yi tanıdığımda bir hatıra göndermiştim. Çok genç ve heyecanlı yaşlarda idik. Çekinerek yazmıştım. Çok heyecanlanmıştım. O dönemlerde sizler, yayınlanan hatıralara teşvik ödülü veriyordunuz. İnanın çok zor durumdaydık. O küçük meblağa bile muhtaçtık ama yine inanın ki ben o hatıramı ödül için göndermemiştim. Okumayı, yazmayı çok seviyordum. 'Hayatım Roman'a bir hatıra göndermeye karar verdim. Adresi aldım. Günlerce yazıp yazmama konusunda düşündüm... Nihayet karar verip yazıp gönderdim. İçine ayrıca bir not düşmüştüm ve demiştim ki: "Ben ödül istemiyorum. Yalnız, gazetemi alacak imkânım yok. Bu sebepten eğer hatıramı yayınlarsanız, bana o günkü gazeteyi gönderin." Şimdi anlıyorum ki safça bir ricaydı. Çok merak ediyordum ne yayınlandığını? Ne zaman yayımlanacağını bilseydim ne yapar eder o günkü gazeteyi alırdım ama gününü bilmiyordum. Aradan bir zaman geçmişti. Bir gün yaşadığımız gecekonduya iki bey geldi. Bana, yayınlanan hatıramın para ödülünü getirmişlerdi. O gün ekmek alacak paramız yoktu. Elimdeki paraya gözyaşlarıyla baktım. "Keşke" dedim; "keşke bu paranın yerine Türkiye'mi getirselerdi." Demek yazdığımı beğenmişlerdi, demek yayınlamışlardı. Sevinçle hüznü bir arada yaşamıştım. Şu an aynı duyguları yeniden yaşıyorum inanın... Akrabalarımla, arkadaşlarımla bu konuyu paylaşmıştım. Ola ki belki birinin eline geçer de bana o günün gazetesini ulaştırır diye ama nafile. Olaydan birkaç ay sonra teyzem: "Necla bir hatıra da benim için yaz" dediğinde, onun ismi ve adresiyle; çocuk yaşta, trafik kazasında kaybettiği oğlunun, acıklı hikâyesini yazmıştım. O hatıranın da ödülü gelmişti. Teyzemin ne yazdığımdan haberi yoktu. Elim bir kazada kaybettiği oğlunu yazdığımı söylememiştim. O hatırayı, dayımın kızı bir komşusunda okumuş ve mektup ile birlikte teyzeme göndermişti. Teyzemin ağlamasına üzülüp ben de ağlamaya başlayınca teyzem beni bağrına basmış ve "Ağlama, acı da olsa bu hatırayı oğlumun resimlerinin arasında saklayacağım" diyerek beni teselli etmişti. Nereden nereye... Ama o ilk yazım hâlâ elime geçmedi. Hâlâ içimde bir ukdedir. Acaba derim hep, "arşivlerden bulma şansım olur mu?" Ama ne yazık ki 78-80'li yıllardı. Hatıranın ne adını hatırlıyorum ne yazdıklarımı. Belki bu da yaşlılığın verdiği bir heyecan. Çünkü Türkiye Gazetemin 43. yıl dönümünde o nostaljiyi yaşamayı çok isterdim. Sürçü lisanımız af ola efendim. Necla Atila Koç-Ankara > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00