"Yemelerine içmelerine gayet dikkat edip sağlıklı ve doğal beslenip her gün spor yapıyorlar..."
Biz mazbut bir ailenin çocukları olarak üç kız kardeşiz. Rahmetli babamız emekli astsubaydı. Annem sağ olup üçümüzü de beş vakit namaz kılmaya alıştırıp dinimizi diyanetimizi öğretti. Babamdan kalan emekli maaşıyla kimseye muhtaç olmadan büyüttü telli duvaklı evlendirdi.
Allah kendisinden razı olsun.
Ben en büyükleri olup bir küçüğüm ile ilgili geçen sene yaşadığım daha doğrusu şahit olduğum bir hatıramı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kız kardeşimin görümcesi ile kocası yedi sekiz yıl önce emekli olmuşlar ve emekliliğin keyfini sürüyorlar. Bunu söylerken maddi durumlarının çok iyi olduğunu bildiğimiz için söylüyorum. Kendilerini hiçbir şeyden mahrum etmiyorlar. Bir eli yağda bir eli balda türü bir hayat...
Tek bir evlatları var o da Amerika'da eğitimine devam ediyor. Fevkalade güzel bir yazlık ve fevkalade güzel kışlık evleri var. Güzel bir arabaları var.
Yemelerine içmelerine gayet dikkat edip sağlıklı ve doğal beslenip her gün spor yapıyorlar...
Kısaca herkesin imrenebileceği bir hayat sürüyorlar.
Geçen sene nisan ayında bir gün kız kardeşim ile bu görümcesi bir araya geliyorlar. O sene ağustos ayında da Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğu için televizyonlarda haberlerde sık sık mitingler yer alıyor... Şimdi de seçim mitingleri yer aldığı gibi...
O sırada görümcesi ekranda mahşeri kalabalık mitingi izlerken "bu adam kanser değil mi? Bir ölmedi gitti. Kendine bir şey yaptırdı herhalde. Bu ölmez ölmez... Böyleleri ölmez... Bunlar dini istismar ediyorlar. Allah diyorlar, peygamber diyorlar ama ben namaz bile kıldıklarına inanmıyorum. Dini kullanarak halkı sömürüyor..." gibi daha burada yazmaktan hayâ ettiğim, ağza alınmayacak öfke ve nefret dolu sözler söylüyor.
Bir başka gün de kız kardeşimin üzerine yürüyüp "biliyorum, sen de onun zihniyetindesin. Yazık kendine acımıyorsan kızlarına acı bari. Kapatacaklar çocukları... En çok da buna üzülüyorum" diyor.
Bu konuşmalardan bir hafta sonra... Görümcesi ani bir mide ağrısıyla doktora gidiyor. O sapasağlam, yediğine içtiğine dikkat eden, her sabah spor yapan, bir eli yağda bir eli balda olan kadına yapılan tetkiklerden sonra mide kanseri teşhisi konuluyor...
Ardından ameliyat... kemoterapi... radyoterapi birbiri ardınca devam etmeye başlıyor... Aile şaşkın, görümce kendisi şokta... Öyle bir hale geliyor ki deyim yerindeyse altın leğene kan kusmak dedikleri hâli yaşamaya başlıyorlar... Peki bunanla kalıyor mu iş?.. (DEVAMI YARIN)