Bundan 6 sene evveldi. Üniversiteye yeni başladığım zamanlardı. Yine böyle ramazan ayının ilk günleriydi ve o arkadaş beni iftara davet etti. Şişli'de oturuyordu. İftara iki-üç saat kala arkadaşla birlikte oturdukları evin civarına geldik. İftara kadar vakit geçmesi için "İnternet Kafe'ye gidelim" dedi. İnternet Kafe'de bir iki saatlik süre geçtikten sonra iftar vakti geldi. Kafenin sahibi altmış yaşlarında bir adamdı. Ona sordum: -Amca namaz kılınacak bir yer var mı? Adam bana bir göz attıktan sonra: -Gel, şu kapıdan içeriye girelim orada kılarsın, dedi. Onu takip ettim. Kapıdan içeriye girince eve benzer bir yere çıktık. Bu odada 80 yaşının üzerinde yaşlı bir teyze vardı. Meğer İnternet Kafe sahibinin annesiymiş. Ben orada akşam namazını kılmaya başladım. Namaz kılarken bir yandan da yaşlı kadının beni dikkatle süzdüğünü fark etmiştim. Namazı bitirip selam verdikten sonra yaşlı kadın bana doğru seslendi: -Evladım, sen namaz kılmayı nereden öğrendin? Bu soru karşısında afallamamak mümkün değildi. Çünkü her Müslüman namaz kılmayı daha çocukluktan itibaren ailesinden görerek öğrenirdi. Bu yüzden namazı ne zaman öğrendiğini kestirmek de zordur. Teyzeye döndüm: -Ailemden öğrendim teyze, dedim. Bu cevabımın üzerine yaşlı teyze bana yalvaran gözlerle bakarak: -Evladım, ben namaz kılmayı bilmiyorum. Bu yaşımdan sonra Sübhaneke ile kulhüvallahüyü (İhlas suresi) ezberledim. Bana doğru şekliyle namaz kılmayı öğretir misin? Bu soru karşısında şok oldum. 80 yaşında bir insan düşünün... İstanbul'un göbeğinde ve namaz kılmayı hiç bilmiyor. Bir an için ne diyeceğimi bilemedim. Hem üzüldüm, bu yaşa kadar namaz kılmayı bilmeyen biri için... Hem sevindim hayatının son demlerine gelmiş bir insanın Rabbine ibadet etme arzusu için.... Kim bilir belki de Rabbim bir vesileyle beni oraya bu teyzeye yardımcı olabilmem için göndermişti... İftar vakti, bir müddet gecikse de teyzeye namaz kılmayı kısaca ve ana hatlarıyla anlatmaya çalıştım. Daha sonra da okuması için bir "Namaz Kitabı" verdim. Aradan geçen yıllara rağmen tüylerimi ürperten bir hatıradır bu benim için. O gün düşündüm: "Demek ki bir başka İstanbul da var bu İstanbul'un içinde. Demek ki herkes aynı nimete kavuşamayabiliyor... Hepimiz aynı şehirde ikamet etsek de." Rabbim bizi namaz kılan bir aileden dünyaya getirirken, bunu hiç bilmeyenlerle bir arada yaşıyor ve ne yazık ki sahip olduğumuz bu büyük nimetin kıymetini bilemiyoruz." Ahmet Arkun-İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00