"Akşam vakti yaklaşıyordu. Sinirler iyice gerilmeye, birbirine ses tonları yükselmeye başlamıştı!.."
Sabahtan beri diğer kurban kesimlerinde hiç aksaklık olmazken 17. sıradaki hayvanın, kesim yerine yürüyememesi üzerine hisse sahipleri görüş ayrılığına düşmüştü. Diğer hissedarlar veterinerin verdiği "sağlıklıdır, yürüyememesi stresten vb. olabilir" raporunu kabul ediyorlardı, "kesim yapan arkadaş ne derse biz ona tabiyiz" diyorlardı. Bir hissedar ise sorduğu tanıdığı hocanın verdiği "olmaz" fetvası üzerine "kesim yerine kadar yürümesi şart" diye ısrar ediyordu.
Vakit akşama doğru ilerliyordu. Sinirler gerilmeye, ses tonları yükselmeye başlamıştı. O saatten sonra başka bir hayvan bulmak da zordu. Bu hayvanı ne yapacağız bu ayrı bir problemdi. "Ne yapalım nasıl bir çözüm yolu bulabiliriz?" derken aklıma itiraz eden arkadaşın hissesini verip onu göndermek ve hayvanı da olduğu yerde kesmek fikri geldi.
Nasıl olsa beş hissedar hayvanın yattığı yerde kesilmesine rıza göstermişti. İtiraz eden arkadaşa "senin var olan iki hisseni versem de sen başka yerde kestirsen olur mu?" diye sordum.
Sanki o da böyle bir teklif bekliyordu. "Tamam, olur köye telefon açıp birine vekâlet veririm, orada kestiririm" deyince hemen iki hisse bedelini verdim. Helalleşip arkadaşı gönderdik.
Bizim hayvan hâlâ yerde. Önüne su, yem vermişler rahat rahat yiyor. Hissesini alan arkadaş gidince ortalık biraz sakinleşti. Herkesin gerilmiş sinirleri yatışmaya başladı.
Bir müddet sonra, yaklaşık 10-15 dakika sonra bizim ayağa kalkamayan hayvanda bir kıpırdanma oldu. Hemen yardıma koştular. O da ne? Hayvan ayağa kalktı, fakat ayakları titriyordu. Birkaç dakika bekledik. Başına bir çuval geçirdiler, hayvan kesileceği yere kadar hiç zorluk çıkarmadan yürüdü ve kesim gerçekleşti...
Kesimden sonra arkadaşlara içimden geçeni anlattım:
"Bu hayvan neden kesim yerine gitmedi. Yerinden neden kalkmadı biliyor musunuz? Çünkü kesime itiraz eden o arkadaşın bu hayvanın etinde rızkı yoktu da ondan. O arkadaşın kurbanlık rızkı başka bir hayvanda imiş. O arkadaşın parasını verip hisseden çıkarınca bu hayvan ayağa kalktı ve kesildi."
Bizim bütün uğraşmalarımıza rağmen yerinden kaldıramadığımız hayvan, rızık sahipleri netleşince kendiliğinden kalkıp yürüdü ve kurban oldu. Atalarımız "herkes rızkının peşinde koşar, hiç kimse rızkını bitirmeden ölmez" demiş. Allahü teâlâ hepimize helal rızık nasip eylesin.
Mehmet Kılıçaslan-İstanbul