Kâbus gibi bir rüyaydı!..

A -
A +

"Ne şirkete giren hırsızlar kalmıştı hatırımda ne birkaç gün önce musallat olan o musibetin gailesi..."
Eşim gece yataktan sıçradı. Eûzü besmele çekti ve üç defa "la havle velâ kuvvete..." okudu. Uyanıp ona baktığımı fark edince, o da bana baktı fakat hiç ses etmedi. Anladım ki rüyanın tesirindeydi. Endişelendim! Kalktım ışığı yaktım. Korkudan beti benzi atmıştı: "Hayrola hanım rüya mı gördün? Hayırdır inşallah" dedim. "Kâbus gibiydi... Birkaç kedi rızkımıza saldırıyordu. Hepsini kovmaya çalıştım ama başaramadım. Çok korkunç varlıklardı" deyince "Üzülme rüya işte, itibar etme" dedim...
Hafta sonu geçti. Pazartesi sabah erkenden mesaiye başlamak için hazırlık yapıyordum. Tam evden çıkacaktık ki, iş yerinden çalışan hanım kardeşimiz aradı. Telefonda ağlıyordu. O tek cümleyi zor söyledi: "Efendim, şirkete hırsız girmiş acele gelebilir misiniz?''
Hanımın rüyası geldi hatırıma. Kedi görmek hırsıza alamet derlerdi, kim bilir?
Soluğu şirkette aldık. Polis çağırdık. Tutanak tutuldu. Arkasından olay inceleme ekibi geldi, parmak izleri alındı vs. uğraşlar gün boyunca sürdü.
Bu musibetin karşısında çok üzüntülüydüm. Birkaç hafta evvel daha başka bir musibet kapımızı çalıp içeri girmişti. Hepsi art arda gelince üzüntüm ziyadeydi. Dahası bir iç hesaplaşmaya saplanmıştı beynim. Sanki beynimin bir yanında günahlarım zonkluyordu! Tövbe istiğfar ediyor ve Cenab-ı Hak'tan af ve mağfiret diliyordum...
Gözü yaşlı camiden çıktım... Ne şirkete giren hırsızlar kalmıştı hatırımda ne birkaç gün önce musallat olan o musibetin gailesi... Yorgundum! İç cebelleşmelerimle birlikte ana caddeye yaklaşmıştım. Gideceğim yere taksiyle mi gitsem derken dolmuşa binmeye karar kıldım. Sağ şeritten yürümekteyken bir korno sesi duydum. Baktım bir taksi. El kaldırdım taksi durdu, bindim. Şoförün mütebessim çehresinden cesaret alarak "madem bin dediniz, bindik. Vardır bunda da bir hikmet" dedim. Selam verdim. Selamımı alırken gülümsedi: "Öyle dalgın yürüyordun ki, elim kornoya kendiliğinden gitti" deyince "Yani halden anlıyorsunuz" dedim. Cevabım hoşuna gitti:
-Aslında edebiyat öğretmeniyim. 25 yıldır bu işi yapıyorum. Mesleğimi çok seviyorum. Ben neyse de sen niye böyle dalgınsın?
-Bilmem... Galiba dünyaya kazık çakmışçasına yaşıyoruz hayatı. Dünya telaşesidir. Oysa ölüm her an yanı başımızda farkında mıyız? Allah hepimize iman selameti versin...
-Âmin...
Hiç âdetim değilken şoförle sanki kırk yıllık ahbap gibi konuşuyordum... Devamı yarın

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.