Kafayı mı yiyordum yoksa?

A -
A +

Onunla göz göze gelmemeye çalışarak reddettim kendisini. İçim kan ağlıyordu. Ama yapacağım bir şey yoktu. Onunla iletişimden işim gereği çekinmiştim. Bunu o da hissetti. Üstelemedi. Ama bir kartvizit bıraktı. İstediğin zaman ara, dedi usulca ve sessizce başka masalara yöneldi... Molamız bitti ve ralliye gittik. Ama aklım o adamdaydı. Söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Utandığıma yanıyor, güçsüzlüğüme ve bilgisizliğime pişman oluyor, kendime acıyordum. Arada bir "kendine gel" desem de kalbim öyle demiyordu. Kafayı mı yiyordum yoksa? Hiç böyle olmamıştım bu zamana kadar. Neden başkalarına değil de bana ulaştırmak istiyordu? Niçin bana kartvizitini bırakmıştı? Yoksa elimde olmadan alamadığımı mı hissetti? Mübarek geceleri bile idrak edemiyorsam... Bunu çözecek olan da sanki o adamdı. Bana bunu anlatmaya çalışıyordu. "Evet bunu anlatmaya çalıştı" dedim içimden. Bunu öğrenmenin tek yolu vardı. Onu aramak ve buluşmak... Ama nasıl? Biz onunla İstanbul'a giderken rastgele denk gelmiştik. Gerçi adresi de telefonu da vardı. Demek benim arayacağıma da bu kadar inanmıştı. O kendini riske atmış, tanımadığı bir insana telefon ve adresini vermişti. Artık içimdeki merak yerimde durdurmuyordu... Gidip bu şahısla görüşmeliydim. Ancak o zaman rahatlayacaktım. Bir plan yaptım kafamda. Görüşme bahanesi yani... Bir cumartesi günü sanki alelâde bir yere gidiyormuş havasında Manisa'ya gitmeyi teklif ettim anneme ve hanıma. "Tamam" dediler. Sevinerek hazırlıkları yaptılar. Yola çıktık... Manisa Ulu Cami'de manzaraya karşı çay içirdim onlara. Planı uygulamaya başladım. Dedim ki biz iş gereği buralardan geçiyoruz. Gelin size Akhisar'da meşhur bir yerde köfte yedireyim. Kabul ettiler. Gittik. Çok memnun oldular. Dedim ki: "Buraya gelmişken Soma'yı, Darkale'yi görmeden olmaz..." Gittik ve çok iyi vakit geçirdik. Dedim ki "keyfimiz yerinde. Yarın işe gitme derdi de yok. Zaten yorulduk. Yolda tanıştığım bir arkadaş var. Temiz bir insan. Buraya yakın. Gelmişken uğrayıp bir çayını içeriz. Sizi de ailesiyle tanıştırırım." Saati falan denk getirip telefon açtım. Aradığımda çok sevindi. Bizi evinde çok iyi ağırladı. Sanki kırk yıllık dost gibi... Şimdi mi? O çay içelim diye ısrar eden teknisyene dua ediyorum. Eğer o, kahvede çay için ısrar etmeseydi, ben bu dosta nasıl kavuşurdum. Şimdi o meçhul şahısla nasıl can dostu olurdum? Hanımlar arkadaş, annem ise onlara duacı... Nereden nereye? O kahvede olmadı ama şimdi dostluğumuz ta ahirete uzandı... Rumuz: "Burada kalmaz"-Manisa ------- Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.