Kâğıtta 18 yazılıydı ama...

A -
A +
“Komutanım iki kez dikkatlice saydım, sayım 18 çıkmıştı. Bir enteresanlık var, dedim.”
 
Askerlik yapmak, devlete karşı erkeklerin temel görevlerinden bir tanesidir. Bu vatandaşlık görevi, zorunlu olmadan öte, yapılmasına ihtiyacın aşırı olduğu bir görevdir. Görev yapılırken ülkenin her tarafından ve yurt dışından çok sayıda mükellef bir araya gelmektedir. Bir araya gelen insanlar; çok sayıda yaşadıkları hatırayı, duyduklarını, anlatılanları anlatmakta ve askerlik süresince yeni yeni hatıralar, bilgi ve tecrübeler kazanmaktadır.
Askerliğimi 59. Topçu Tugayında kısa dönem, Eğitim Çavuşu olarak yaptım. Çok sayıda paylaşımlara şahit oldum.
Bir gün haftanın ilk günü nöbetim vardı. Nöbet genel nöbetti. Askerliğini yapanlar bilirler, nöbetçi olan kimse bölüğün her işinden sorumludur. Nöbet esnasında yapılması gerekenlerden ilk sıralarda olanı bölüğü içtimaya hazırlamak. Arkadaş havasında arkadaşları içtimaya çağırdım. Benim onları kırmadığım gibi onlar da beni kırmadılar, hemen toplandılar.
Bölüğü toplayıp kısa süreli ısınma hareketleri öncesi saydırdım. Her iki sayım da 18 idi...
Bu arada bölük komutanımız geldi. Üsteğmen komutanımıza tekmil verdim. Elimdeki içtima bilgilerine baktı ve askerleri saydı. Dedi ki:
“Kâğıtta 18 yazılı ama içtimada 17 kişi var. Bu ne biçim iş?
Komutanımızın dediği gibi gerçekten 17 asker vardı. Fakat nasıl olur? Komutan “senden bunu beklemezdim” diye nasihat ederken biraz da azarladı.
Ben ısrarla:
-Komutanım iki kez dikkatlice saydım, sayım 18 çıkmıştı. Bir enteresanlık var, dedim. Bunun üzerine herkes yanındakilere baktı. Gerçekten komutanın saydığı doğruydu. Bir kayıp vardı. Fakat dışarılarda da yoktu. Kimse de bir şey bilmiyordu. Ben ısrarla “Komutanım saydığımda mevcut 18’di” deyince komutanımıza baktım. Âdeta mırıldanır ölçüde “belki de doğru söylüyor” dedi.
Arkasından da “içerilere falan bakın” deyince içtimadan birkaç kişi hemen dershaneye daldılar. İçeri girer girmez, seslendiler:
“Komutanım Mehmet Onbaşımız burada.”
-Ne işi varmış orada?
-Mehmet Onbaşı hastalanmış ve kendini içeri atmış.
Komutanımız “Allah Allah” diyerek başını çevirdi ve elindeki evrakı bana verirken “hasta olunsa da sevk almalı ve içtimaya da bildirilmelidir” dedi.
Bünyamin Ören/Devrek-Zonguldak
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.