Demo gösterimi için bize verilen adrese varmış ve kapı zilini çalmıştık. Bir adam çıktı karşımıza. Selamımızı alır almaz sözünü peşinen yapıştırdı: -Kardeşim, biz bir şey almayacağız. Hanım kırmamak için teklife evet demiş. Siz tanıtım için beşinci gelensiniz. -Olsun efendim. İzin verirseniz biz vazifemizi yerine getirelim. -Peki ne yapalım? Buyurun o zaman. Kalbim incelmişti. İçeriye girerken sığındım. Rabbim sen yardım eyle sevdiklerinin hatırına... Niğde'nin mütevekkil kalabalık bir ailesi... Meslek hurdacılık... Ev kendilerine ait... Üç katlı... Bir de torun var iki yaşında. Tatlı mı tatlı... Sevimli mi sevimli... Kardeşim sunuma başladı. Ama onunla birlikte "Biz almayacağız" nakaratları da... Kaç defa böyle dediklerini hatırlamıyorum. Lakin son söylediklerinde bir çığlık koptu ki şaşırma değil resmen korktuk. Minik çocuk çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı. Susturana aşk olsun. Ama niye? Neden? Anne pışpışlıyor... İçeri götürüyor geri getiriyor yok... Çocuk yırtıyor ortalığı... Ne konuşma kaldı ne konsantrasyon. Ama bir şey dikkatimi çekti. Çocuk ağlarken bana bakıyordu. Benden mi korkmuştu? Hayır, öyle olsa dışarı çıkınca susardı. Dedim ki içimden "Yoksa bu çocuk benim halime mi ağlıyor?" Evdekileri bir telaş, bir korku sarmıştı. Ama ağlayan çocuğun gözleri gözlerimde sanki beni bir o anlıyormuş gibi bakıyordu! Bu duyguyla seslendim: "Bir dakikalığına çocuğu alabilir miyim? Bebek kucağıma geldi. Gözlerimiz gözlerimize değdi. İnanılmaz... Bebek sustu. Bir gülücük attı. Ben hariç herkes şaşkın... Sessizlik olunca "tanıtıma devam" diye işaret ettim. Çünkü bu duygu yükünün ötesinde bu temizlik robotu satılmalıydı. Sunum yapılıyor çocuk kucağımda oynuyordu. Bir süre sonra satışı kapatmak için bebeği anneye vermek istedim. O an mahzun bir ayrılık hissi koptu içimden... Ne mi oldu? Çocuk gene ağlamaya başladı. Eskisinden daha fazla. Herkes şaşkındı... Dedesi dayanamadı: "Kardeşim sen bizim torunu bir sustur, gözünü seveyim. Robot kolay sen merak etme!" Bebeği kucağımda sevinçten uçuyor... Onu göğsüme yasladım. Bildiğim tüm duaları okudum. Bebek elleriyle yüzümü seve seve kucağımda uykuya daldı. Bunu gören evin reisi şöyle bir geri yaslandı. Başıyla da tasdik ederek dedi ki: "Yaz kardeşim yaz... Yaz ki alalım..." O akşam o robotu o aileye satan, iki yaşındaki o minik çocuktu. Bu duygu dolu satış, kariyerimin en güzel hatırasıydı... Kızıma ve gün görmeden hayata veda eden annesine armağan ettim. Rumuz: Güllaç-İzmir > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00