Kaşgari Dergâhı bilinmez mi?

A -
A +
"Kız arkadaşlarım 'vazgeçelim, bulamıyoruz' dediler. Benim ise hâlâ bir umudum vardı..."

İki yıl önce Konya'nın küçücük ama bir o kadar da şirin bir ilçesinde üniversite hayatına başladım. Zaman geçtikçe arkadaşlarıma ve okula çok çabuk alışmıştım. Oranın yerlisi gibi olmuştuk. Arkadaşlarım çok iyi kızlardı. Beş kız arkadaştık biz. Beşimiz bir elin beş parmağı gibiydik. Birbirimizden o kadar farklı insanlardık ki âdeta birbirimizi tamamlıyorduk. Zaman çok çabuk geçiyordu. Çok şükür o sene derslerimizi verdik.
İkinci sınıfın ikinci döneminde bir gün kızlarla otururken İstanbul'a gitmek fikri geldi aklımıza. Kızların üçü İstanbul'da oturuyordu zaten. Birisi Konya'da ben ise Çanakkale'de oturuyordum. İstanbul'da oturan kızların aileleri de ısrar edince bu fikir hepimize cazip gelmişti. Konuyu ailelerimize açmıştık. Bizimkiler başta olumsuz baksa da sonradan onay vermişlerdi. Ben bu ziyarete çok sevinmiştim. Daha önce İstanbul'a hiç gitmemiştim. Sultanahmet Camiine oradan Eyüp Sultan Camiine gitmeyi, o yerleri, Ebâ Eyyüb-el Ensari hazretlerinin kabrini ziyaret etmeyi, sonra oradan Kaşgari Dergâhına gidip orada medfun bulunan büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi Işık Efendinin ve Enver Ören Ağabeyimizin kabirlerini ziyaret etmeyi çok istiyordum. Hemen valizlerimizi hazırlayıp yola koyulduk...
Bir hafta boyunca İstanbul'da arkadaşlarımızın evinde kalacaktık. Cuma günü camileri gezip Kaşgari Dergâhına giderek ziyaretimizi yerine getirecektik. Sağ olsunlar kızlar isteğimi kırmayıp kabul ettiler. Cuma günü ne de çabuk gelmişti. İlk önce Sultanahmet Camiini gezerek namazlarımızı kıldık. Tarihî atmosfer bizleri âdeta büyülemişti. Sultanahmet hâlâ tarih kokuyordu. Oradan Eyüp Sultan'a geçtik.
Önce Kaşgari Dergâhına uğrayacaktık. Zamanımız çok kısıtlıydı. Bir an önce ziyaretlerimizi yerine getirip dönmemiz gerekiyordu.  Zannediyorum ki oradaki insanlara ya da bir iki esnafa sorunca Kaşgari Dergâhını hemen bulacaktık. Çünkü Eyüp ilçesinde yaşayan herkes orasını bilirdi. Onun için önceden hiç araştırma bile yapmaya gerek duymamıştım.
Sadece babamdan biraz ayaküstü bilgi almıştım.
Ama yanılmıştık. Koskoca Eyüp'te kime sorduysak "Kaşgari Dergâhı mı? Bilmiyorum, öyle bir yer var mı?" cevabıyla karşılaşıyorduk. Bir iki üç derken gerçekten hayretler içinde kalmıştım. İşin garibi İstanbullu kızlar da bilmiyordu. Daha önce buraya hiç yolları düşmemişti. Kimse ama kimse bilmiyordu. Böyle bir şey olabilir miydi? (Devamı yarın)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.