Muammer hâlâ zevkten uçuyor... Bir taraftan yanındaki beyefendiyi gösteriyor... Duruma kendi de şaşırmış halde... Bende jeton dört köşeli. Düşmüyor... "Ne hayreti?" diye çekiştiriyorum bir yandan... Halimiz artık oradakilerin de dikkatini çekiyor. Derken Muammer açılıyor: -Bu var ya bu... Benim gazeteci olmama sebep olan insan. Bu da nereden çıktı şimdi? Muammer'in çocukluğu ile Çamlıca Öğrenci Yurdu'ndaki bu insanın ne alakası olabilir? Kafam allak bullak... Öğrenciler de dahil herkes hayret içerisinde. Muammer'in çocukluktan beri gönlünün kahramanı olan beyefendiye bakıyorsunuz. Allah için aklınıza ilk gelen şu: "Ne nurlu bir insan" Hani yüzüne baktığınızda size Allah'ı hatırlatacak derler ya. İşte öyle mütebessim bir yüz... Öyle bir sima ki onunla karşılaştığınızda, onun kapsama alanına girdiğinizde inanın ona olan hürmetiniz ve saygınızdan kesinlikle ceketinizi düğmelemek duygusu sizi çepeçevre sarar. O beyefendi tevazudan mahcup halde... Muammer saadetin doruğunda... Biz merakın zirvesindeyiz... Baktı ki olmayacak... Anlatması lazım... Ve konuşmaya başladı Muammer: -Bu var ya bu... Daha o zaman çocuktuk biz... Aynı semtte otururduk. Top oynarken falan gelip saçımızı okşar bizlere büyüklerin küçüklere nasıl sevgi göstermesi gerektiğini gösterirdi. -Yani siz bu beyefendi ile... -Evet aynı semtte idik... Ona o kadar hayran olmuştum ki. Hayalimde örnek bir adamdı o. Ya da adam öyle olmalıydı. Ona o kadar hayran kalmıştım ki ona yakın olabilmek için onun namaz kılması için gittiği camide ona yakın dururdum. Gözüm onun üzerinde ona hayranım... Ellerini semaya açıp dua ederken ben de minicik avuçlarımı açar ve derdim ki: -Allah'ım ne olur onun dediklerinin aynısını ben de diyorum. Ben de öyle dua etmek istiyorum. Allah Allah... Muammer heyecandan konuşamaz halde anlatırken, biz duyduğumuz duygu yüklü bu cümleleri şaşkınlığı bir tarafa bırakıp da hazmedemiyorduk. Hâlâ şaşkınız... Muammer burada bu beyefendi ile nasıl böyle karşılaştı? Bu nasıl eski bir tanışıklık? Kim bu beyefendi? Muammer devam ediyor: -Şimdi anlıyorum ki, bizim duymamız için biraz yüksek sesle dua ediyormuş. Derdi ki: "Allah'ım bizi iyi insanlarla karılaştır.", "Allah'ım bana doğru yolu nasip et", "Allah'ım kalbimize sevdiklerinin sevgisini ver" derdi. Ben de hepsine "Amin" derdim. Sonra bir vesileyle öğrendim ki gazeteciymiş... Ben de ona özenerek gazeteci olmak istedim. Ama onun gibi gazeteci olmak istedim... Ve Muammer son bombasını patlatıyordu... (Devamı yarın) Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00