Kimseyi tanımıyorduk...

A -
A +

"Gencin tebessümü, davranışı, kibarlığı, her şeyden önce içten davranışı hepimizi çok etkiledi."

Birkaç yıl önce, bir vilayetimizde, bir bakanlığın il müdürüydüm. Bağlı bulunduğumuz genel müdürlük, başka üç ilin de il müdürüyle birlikte beni, diğer bir ilimizde personel almak üzere görevlendirdi. Biz dört arkadaş birleşerek sözünü ettiğim il'e gittik. Önceden bizim için ayrılan misafirhaneye yerleştik. Şehre gelişimizi protokole dökmedik. Zaten ben ve arkadaşlarım buraya ilk defa geliyorduk. Ne kimseyi tanıyorduk, ne de kimse bizi tanıyordu.

Arkadaşlar olarak hepimizin kanaati aynıydı; hak edeni kazandırmak...

Biliyorduk ki, katılım yoğun olacak ve herkes, maalesef bir referansla, bizi rahatsız edecekti. Bunun için çok dikkatli olmalıydık.

Şehre ikindi vakti varmıştık. Kimseye görünmeden şehrin biraz dışındaki, tarihî bir camiye gittik. İkindi namazı kılınmıştı. Caminin avlusu boştu. Osmanlı'dan kalma, mimarisi insanda manevi duygular uyandıran şirin bir camiydi... Avluda dört arkadaş şadırvana oturup abdest almaya başladık. Mayıs ayının serin, sıcak havası da ayrı bir güzellik katıyordu çevreye. Ayakkabılarımı çıkarıp çoraplarımı da sıyırmaya başlamıştım ki ayaklarımın önüne bir çift takunya konuldu. Takunyaların geldiği tarafa doğru şaşkınlıkla başımı çevirdim.
Yüzüme tebessümle bakan, orta boylu, esmerimsi ve yakışıklı diyebileceğimiz yirmi beş yaşlarında bir gençle göz göze geldim. Utangaçlığın vermiş olduğu çekingenlikle; "Ben buraları bilirim, siz yabancıya benziyorsunuz, namaz kılana hizmet etmek, Allah'ın rızasını kazandırır. Allah kabul ve mübarek etsin etsin!" dedi.
Gencin tebessümü, davranışı, kibarlığı, her şeyden önce içten hâli hepimizi çok etkiledi. Sordum:
"Sen kimsin, adın nedir?"
"Adım Bilal, bu mahallede oturuyorum."
Bir an abdest almayı bırakarak gençle ilgilenmeye başladım.
"Ne iş yapıyorsun Bilal?"
Biraz durakladı; ama yüzündeki gülümsemeyi hiç eksiltmeden soruma cevap verdi:
"Şimdi işim yok; ama inşallah yakında işe gireceğim."
O kadar inanarak söylüyordu ki bunu, "nasıl olacak o, Bilal?" dedim.       
Müthiş bir tevekkül ve huzurlu bir yüzle:
"Üç gün sonra" dedi. "... Müdürlüğü'nde sınavla personel alınacak. Rabbim, oraya girmeyi nasip edecek inşallah!" demez mi? (DEVAMI YARIN)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.