Kırk bir kere maşallah

A -
A +

"Eyvah" dedim. "Bugün gazete çıktı. Ben hâlâ bayram sanıyorum!" Bayramda gazete yayınlanmayan yıllardı. Apar topar çıktım evden: -Allah'ım ben ne yaptım? Tabii ya... Kurban Bayramı 4 gün. Ama biz Ramazan Bayramındayız. 3. gün de dündü ve bitti. Eyvah... Bugün mesai günü ve abonelere gazete gitmeyecek. Mahvoldum ben... Hem ağlıyor hem koşuyorum. Bir de dağıtım yeri, Lüleburgaz'da. Ben memleketim Çanakkale'deyim. Bayram ziyareti işte... Şimdi Çanakkale'den çıkıp Lüleburgaz'a gideceğim... Yardım et Allah'ım... Yola çıktım ama bayram dönüşü. Otobüsler tıklım tıklım... Gelen gidene el kaldırıyorum. Duran yok... Ne oluyorsa o anda oluyor... Bir otomobil... El kaldırıyorum ama sanki beni almaya gelmiş gibi... Sevinçle biniyorum. Şoförü... Sakin mi sakin... Dönüp diyor ki: -Maşallah kardeşim... Yüzünüzde Seyyid A. Mekki Efendi'nin yüzündeki parlaklığı görüyorum... Rüyada gibi: -O kimseyi bilemiyorum efendim. -Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin büyük oğlu. Ben de kâtibi olurum. -Şimdi anladım efendim. Tabii ben yine de Gazete telaşındayım... Oysa şoför o kadar aheste ki... "Abi biraz sür şunu" diyesim geliyor. Sanki ikimiz gezintiye çıkmışız gibi... Vakit oldu öğle... Telaşıma aldırmıyor: -Şurada mola verelim. Peynir ekmek ve karpuz güzel olur... "Gazete dağıtmam lazım" diyecekkenyüzüme bakıyor: -Merak etmeyin gazeteniz dağıtılır. Aa nereden biliyor gazetemi? Dağıtımımı... Bir tuhaf oluyorum. Fakat onun yanında var olsam da yok gibiyim! Hem ben Lüleburgaz'a gideceğim... O nereye? Onu da soramıyorum... Yemek sonrası, yola çıkıyoruz. Sanki gideceğim adresi biliyor gibi. Hiç sormadan Lüleburgaz'a... Büronun yakınına bırakıyor. İsmini bile soramıyorum. Akıl mı bırakıyor insanda... Sanki bir rüyadan uyanır gibi oluyorum otomobil uzaklaşırken... Büronun kapısında rahmetli Ahmet Baraç Abiyle karşılaşıyorum: Diyor ki: -Telaşlanma. Gazetelerini dağıttım. Bir daha şaşırıyorum. Peki ama O nereden biliyor benim gelemediğimi? Benim abonelerimi? Soruyorum... "Sorma işte..." diyor. Boynuna sarılıyorum: -Abi anlat... Dayanamam... Kafayı yerim... Yalvarınca diyor ki: "Ben ölene kadar kimseye söylemeyeceğine söz mü? -Söz! Sesi titriyor: "Sabaha doğruydu. Efendi Hazretleri, Mekki Efendi ve birçok Mübarek zatın sohbetinde imişiz. Deniliyor ki: "Metin'in gazeteleri bugün dağıtılmayacak." Mekki Efendi, yanındaki Mübarek zata bakıyor. O Mübarek de dönüp buyuruyor ki: "Kardeşim, siz dağıtın. Dağıtım aksamasın!" Ağlamaya başlıyor: "Uyandım işte. Doğruca büroya geldim. Baktım gazeteler duruyordu. Aldım dağıttım... Hepsi bu..." Hepsi buydu işte... Ama o Mübarekler rüyada bile hizmetlerin aksamaması için ikaz ediyorlardı... > Metin Harmanlı-Çanakkale > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.