"Şimdinin arkadaşlıklarını bilmiyorum... Ama ben bu isimle 42 sene önce arkadaştım."
Tanımıyordum bu ismi ama sürekli ısrar ediyor, arkadaşlık teklifini kabul etmemi istiyordu... Bu sosyal paylaşım siteleri de böyle işte... Hiç ummadığın insanlarla tanışıp hiç ummadığın sonuçlara ulaşıyorsun... İsteğini kabul ettikten sonra yazmaya başladı meçhul kimse: "Abi ben Samsun'da öğretmenim. Yozgat'tan Hasan filancanın da damadıyım."
O ismi duyunca bir hoş oldum... Ardından telefon numarasını yazınca dedim ki: "Hemen arıyorum..."
Durur muyum? Hemen daha o anda basmaya başladım telefonun tuşlarına...
-Hasan merhaba... Kurbanım neredesin sen ya?
-Çavuşum seni veren Allaha kurban... Şükür buldum izini tekrar...
-Hay maşallah... Mutlaka görüşmeliyiz seninle Hasan...
-Görüşelim çavuşum... Senin hakkını nasıl öderim ben...
Adresi verdim... Hemen ertesi gün yola çıkacağını söyledi... Çoluk çocuk gelecekti... Şimdinin arkadaşlıklarını bilmiyorum... Ama ben bu isimle 42 sene önce askerde arkadaş olmuştum... Asker arkadaşımdı yani... 42 sene sonra daha dün gibiydi sesi kulağımda... O da bana daha dün gibi sesleniyordu "çavuşum!" derken...
-E bekliyorum Hasan... Çok sevindirirsin beni...
İki gün sonra... Samsun'a inmişti misafirlerim. Oradan Fatsa'ya geliyorlar... Ben de hazırlandım misafirlerimi otogarda bekliyorum...
Hayalini kurdum ya... 42 sene önceki bildiğimiz çiroz Hasan... Büyüse büyüse ne kadar büyür ki? Yaşlansa yaşlansa ne kadar yaşlanır ki? Ben onu karşıdan görsem şıp diye tanırım...
Baktım otogarda altmışlı yaşlarda bir karı koca oturuyor. Vardım yanlarına selam verdim: "Sürpriz yapma bana... Sen Hasan'sın... Sen de eşi..."
Şaşırdılar. Meğer ben başkasını Hasan zannederek konuşurken Hasan ile hanımı az ötede imiş. Beni görünce o tanıdı: "Çavuşum, biz buradayız..."
Aman Allah'ım... O çiroz Hasan gitmiş, buruş buruş kocaman iri yarı bir Hasan gelmiş... Sarmaş dolaş olduk...
"Çavuşum senin postan olduktan sonra ne mutfak gördüm, ne karavana... Senin yanında krallar gibi geçti askerliğim" derken hâlâ dünü anlatıyor gibiydi...
Bunu askerde bir tek çavuşlar bilir. Çavuşlar da kıdem aldıklarında kendilerine posta seçer asker arasından... Yüzbaşının postası resmîdir ama çavuşun postası daha havalıdır bir bilseniz... Çünkü çavuş 24 saat oradadır... Askerliğin bizdeki ufak cilveleri işte...
Şimdi bedelli çıktı herkes parasıyla arkadaş olmanın derdinde... Bizde ise arkadaşlık pazara kadar değil mezara kadar sürer...
F. D.-Fatsa/Ordu