"Kız sen ne dediğinin farkında mısın?.."

A -
A +
"Mübarek ramazan gününde aç karnına o sıcakta onca tepeyi nasıl çıkardım? Çaresizlik ve annemi kaybetmenin korkusuyla hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Beni o halde gören Döndü Abla imdadıma yetişti..." Annemin komşuda da olmadığını öğrenince hafif telaşlandım ama yürüyüşe çıkmışlardır, birazdan gelirler, diye düşündüm. Ama artık diken üzerindeydim. Aradan bir saat geçti yok, iki saat geçti yok... Artık cidden telaşlanmaya başladım... Bu iki ihtiyar nereye giderdi? Dışarı çıktım. Sağa sola koşturuyor, tanıdık tanımadık herkese soruyordum: Derken hatırıma geldi. "Eyvah!" dedim... Bir film şeridi gibi annemlerin "ahret bacısı"yla yaptığı sohbeti hatırladım... Tabii ya... Bunlar o gün bunu konuşuyordu. Hüseyin Gazi Türbesini... Evimizin karşı yamacında yüksekçe bir tepedeydi. Annem o tepeyi ahret bacısına anlatıyordu. Sağlığı yerindeyken oraya nasıl gittiğini nasıl dualar ettiğini anlatıyor sonra da iç geçiriyordu: "Ah eskisi gibi iyi olsaydım, seni oraya götürürdüm." Ama bu imkansızdı. Annem daha yeni yürümeye başlamıştı. Oraya yaya çıkmak normal insan için bile zordu. Ama mutlaka oraya gitmiş olmalıydılar!.. Ağzımdan "Olamaz. Bu mümkün olamaz!" desem de yüreğim "kesin oraya gittiler" diyordu. Bu mübarek ramazan gününde aç karnına o sıcakta onca tepeyi nasıl çıkardım? Üstelik orada olduklarını da kesin bilmiyorum. Sadece içimden öyle geliyor... Çaresizlik ve annemi kaybetmenin korkusuyla hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Beni o halde gören Döndü Abla imdadıma yetişti: -Dur kızım ne oldu? Neden bu kadar perişansın? -Abla, annem yok. Galiba komşu teyzeyle türbeye gitmiş. -Kız sen ne dediğinin farkında mısın? Annen oraya nasıl gider hasta haliyle. Yolda ölür Allah korusun. -Ama hiçbir yerde yok. Onu bulamıyorum. Kesin oraya gitmiştir. -Ah kızım bu oruç halinle oraya mı bakacaksın? -Bakmam lazım abla, yoksa üzüntüden öleceğim. -Dur bari seni yalnız bırakmayayım. Ah komşuluk... Ben önde Döndü Abla arkamda âdeta koşuyorduk. Önümüzdeki yamacı aşıp düzlük bir sahaya çıktık. Çobanlar koyun otlatıyordu. Döndü Abla çobana seslendi: -Kardeşim, buradan iki yaşlı kadın geçti mi? -Evet şu türbeye doğru gittiler... Birinin elinde baston vardı. Şaşırmamak mümkün mü? Bu ne aşk böyle ki o tepeyi tırmandırıyor. Ben yeniden ağlamaya başladım. Annem dayanamaz yolda ölürdü. Döndü abla yarı yolda takatten kesilmişti. Biraz dinlenelim dedi. Ben duramadım. Etraf çok ıssızdı. Korkmaya başladım. Döndü Abla uzağımda kalmıştı. O an içimden bir ses "Korkma yürü!" diyordu. Nasıl oldu anlamadım. Cesaretlendim. Susuzluktan dudaklarım çatlamıştı. Bir baktım annemler işte geliyor!.. Türbe ziyaretinden dönüyorlar. Daha bir canlandım. Annem beni karşısında görünce yaptığı yanlışlığa pişman olmuş ağlıyordu. Ben çok öfkelenmiştim. Ama onun çocukça boyun büküp ağlaması içimin, yüreğimin erimesine sebep oldu. Ben de ağlamaya başladım. Annem yürüyecek halde değildi. İyice takati kesilmişti. Çaresiz sırtıma aldım. Şükür ufak tefekti. Hastalık sonrası iyice küçülmüş çocuk gibi kalmıştı. Döndü Abla'nın yanına geldiğimde kan ter içindeydim. Biraz da orada dinlendik. Döndü Abla'nın desteğiyle eve gelebildik. Annem bana sarılıp bağrına bastı: -Yavrum hakkını helal et. Oruçlu halinde beni sırtında taşıdın. Rabbim seni cennette Veysel Karani'ye komşu eylesin. Çocuğuna bakar gibi anana baktın. Allah senden razı olsun..." Anacığımın bu sözleri bütün yorgunluğumu gidermişti. Canım anam senin duaların her şeye bedeldi. Şimdi her ramazan rahmetli anamı hatırlar o günleri gözyaşlarıyla yâd ederim. Nur içinde yatsın... > Rumuz: "Canım annem"- Ankara Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.