Öğrencilik yıllarımdaki Fırıncı Remzi Ağabeyi anlatmaya bugün de devam ediyorum:
Kendisi alkole düşkün olduğu için gıyabında "Ayyaş Remzi" diye de söyleniyordu. Bana döndü ve dedi ki:
Fırıncı Ali dediği de köprü başındaki fırıncıydı. Fırıncı Remzi ile ezelî rakipmiş.
“Yok abi” diyorum, “biz ondan almıyoruz.”
İnanmıyor. “Ondan almazsanız falanca bakkaldan alıyorsunuz. Eee onlara da Ali veriyor.”
Bir yandan da pişmiş ekmekleri çıkarıyor. İçinde ukde kalmış olacak ki:
“Doğru söyle! Okuldan gelirken ondan mı alıyorsunuz? Kızmaycam ha. Ekmeği daha mı lezzetli daha mı çıtır onu soracam.”
“Remzi Abi biz hafta içi ekmek almıyoruz ki. Biz köyden getirdiğimiz yufka ekmeği yiyoruz.”
“Haa.. İyi öyleyse” diyor.
Sonra birden "La yoksa sizin ekmek alacak paranız mı yok?" diyor... Sonra elini dizine vurup "tû canına yandığım" diyor. Susuyor...
O anda boğazıma bir şeyler tıkandığını hatırlıyorum. Gözümden yaş gelmesi de muhtemeldir. Remzi Ağabeyin de sesi titriyor:
"Ağlama la, ağlama" diyor.
Ama ertesi hafta bakıyoruz ki kapımızın kulpunda iki ekmek asılı... Fırıncı Remzi Ağabey göndermiş... Haftanın beş günü fırıncı çırağına kapımızın üstüne her gün iki ekmek astırıyor.
Biz hem sevinçli hem mahcup hem duyguluyuz... Biriktirdiğimiz paralardan verdiğimiz bedelin içinden birkaç kuruşunu bazen alıyor. Bazen de:
"La oğlum sizin dünyadan haberiniz yok. Ben borcunuzu babanızdan fazlasıyla aldım" diyordu.
Babamızdan aldığı filan yoktu... O bizi rencide etmemek için öyle söylüyordu... Fırıncı Remzi Ağabeyin bir içtikten sonra gondüüüm! (kendiiiim) diye attığı narasını, bir de salih insanlara yaraşır yaptığı yardımı hiç unutmam.
Fırıncı Remzi Ağabey için “yetim” derlerdi. “Çırak girdiği fırında ustalık öğrenmiş, kendi gayreti ile fırın sahibi olmuş” derlerdi. Sarhoşken “gondüüüm” diye nara atışı da “her şeyi kendi çabamla yaptım” anlamına gelirmiş. Hatıramı yazarken “yaşıyorsa Allah hidayet versin” diye düşünüyordum öğrendim ki geçtiğimiz sene vefat etmiş... Allah taksiratını affetsin...
Şaban Özüdoğru