Komşunun altınına mukayyet olmak için!..

A -
A +

O yıl­lar­da De­niz­li'dey­dik. Ay­nı za­man­da ak­ra­ba­mız olan ar­ka­da­şım Se­mi­ha'nın ko­ca­sı ile be­yim ay­nı iş­te ça­lı­şı­yor­du. Ba­zen de pa­zar gün­le­ri me­sa­i ya­par­lar­dı... Yi­ne bir pa­zar gü­nü iki­si de me­sa­iye ka­la­cak­tı. Se­mi­ha bir gün ön­ce­si ak­şam ara­dı: -Bu pa­zar sa­bah işe gi­der­ken ko­can se­ni bi­ze bı­ra­kı­ver­sin, kah­val­tı­yı bir­lik­te ya­pa­lım. O pa­zar, beş kat­lı evin mer­di­ven­le­rin­den yu­ka­rı çık­tı­ğım­da Se­mi­ha ri­ca­da bu­lun­du: -Ku­su­ra bak­ma ek­mek kal­ma­mış. Ha­zır üze­rin gi­yi­nik, ek­me­ği alı­ver­sen de ben de kah­val­tı­yı ha­zır­la­sam. An­cak, gi­rip çı­kar­ken so­kak ka­pı­sı­nı açık unut­ma! Apart­man­da kim­se yok. Ka­pı­yı çe­kip çık­tım. Ek­mek alıp dön­dü­ğüm­de, ka­pat­tı­ğım so­kak ka­pı­sı­nın açık ol­du­ğu­nu fark et­tim. Şa­şır­dım ama pek de umur­sa­ma­dım. Ko­ri­dor­da bir bey ile kar­şı­laş­tım. Göz­lük­lü, şiş­man­ca, elin­de çan­ta­ya ben­ze­yen bü­yük­çe bir şey var­dı. Ta­kım el­bi­se­li be­ye­fen­di bi­ri­ne ben­zi­yor­du. Be­ni gö­rün­ce ki­bar­ca yol ver­di. İyi gün­ler di­le­ye­rek git­ti. İki kat da­ha yu­ka­rı çı­kıp ar­ka­da­şı­mın da­ire­si­ne gel­di­ğim­de ne gö­re­yim. Se­mi­ha ne­fes ne­fe­se... Kor­ku­dan göğ­sü inip kal­kı­yor: -Kız ne bu hal? -Ay apart­man­da bir ya­ban­cı var­dı gör­dün mü? -Bir adam­la kar­şı­laş­tım az ön­ce ama? -Ka­pı­nın mer­ce­ğin­den gör­düm. Bir adam ça­tı ka­tı­na in­di çık­tı. Apart­man­da do­laş­tı dur­du. Hır­sız­dı ga­li­ba. -Ha evet elin­de de ko­ca­man bir şey var­dı. Se­mi­ha, o ada­mın apart­man sa­kin­le­rin­den ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­miş­ti. "Hır­sız mı­dır ar­sız mı­dır, ca­ni mi­dir bel­li de­ğil" de­yin­ce ben de kork­ma­ya baş­la­dım. He­men eş­le­ri­mi­ze te­le­fon edip kor­ku­mu­zu di­le ge­tir­dik: "Apart­man­da hır­sız do­la­şı­yor. He­men ge­lin!" Da­ha son­ra Se­mi­ha alt­ta­ki kom­şu­su­nu ara­dı. Ka­dın­ca­ğız ev­de ta­kı­la­rı ol­du­ğu­nu söy­le­miş, Se­mi­ha'ya da "göz ku­lak olu­ver" di­ye tem­bih­te bu­lun­muş. Bu te­le­fon ha­be­riy­le on­lar da aya­ğa fır­la­mış. Emek­li su­bay ve ay­nı za­man­da ken­di ma­hal­le­sin­de de muh­tar olan ba­ba­sı ve an­ne­siy­le bir­lik­te ara­ba­ya bin­dik­le­ri gi­bi ev­le­ri­ne gel­miş­ti. On­la­rın gel­di­ği­ni du­yun­ca biz de aşa­ğı­ya in­dik. Alt kat­ta­ki ka­dı­nın ba­ba­sı, elin­de ta­ban­ca ile oda­la­rı do­la­şı­yor, hır­sız arı­yor­muş. Biz de ko­ri­dor­da alt kom­şu ve an­ne­si­ne gör­dük­le­ri­mi­zi ve ya­şa­dı­ğı­mız kor­ku­yu an­la­tı­yor­duk. Ben Se­mi­ha'ya an­lat­tı­ğım gi­bi az ön­ce mer­di­ven­ler­de gör­dü­ğüm meç­hul ki­şi­yi on­la­ra da ta­rif et­me­ye baş­la­dım... Se­mi­ha da ka­pı mer­ce­ğin­den sa­de­ce ar­ka­dan gö­re­bil­di­ği ada­mın ça­tı­ya inip çık­tı­ğı­nı söy­le­di... Biz böy­le der­ken, kom­şu ka­dı­nın an­ne­si: "A! Bu bi­zim Ah­met ol­ma­sın?" de­di. İçe­ri­de­ki eşi­ne ses­len­di: -Ah­met!.. Ah­met bi­raz ge­lir mi­sin? Adam elin­de ta­ban­ca ya­nı­mı­za gel­di­ğin­de bir de ne gö­re­yim? Be­nim ya­rım sa­at ön­ce ko­ri­dor­da kar­şı­laş­tı­ğım ada­mın ta ken­di­si!.. -Evet, iş­te bu be­ye­fen­di. He­pi­miz şa­şır­dık kal­dık! Ada­mı hır­sız gi­bi töh­met al­tın­da bı­rak­tı­ğı­mız için de mah­cup ol­duk. Me­ğer alt­ta­ki ka­dın, ay­nı sa­bah ba­ba­sı­na evin anah­ta­rı­nı ver­miş. Ev­de­ki el di­kiş ma­ki­ne­si­ni ge­tir­me­si­ni söy­le­miş. Ada­mın elin­de­ki çan­ta bu el ma­ki­ne­siy­miş. Ça­tı ka­tı­na ise "Rüz­gâr ça­tı­nın ka­pı­sı­nı sü­rek­li açıp ka­pı­yor, gü­rül­tü ya­pı­yor" di­ye ip­le fa­lan bağ­la­mak için çı­kıp in­miş. Onun­la ko­ri­dor­da kar­şı­laş­mı­şız. Ben yu­ka­rı çı­kar­ken o da ara­ba­ya bi­nip ken­di ev­le­ri­ne git­miş. Da­ha ka­pı­dan içe­ri adım at­ma­dan biz on­la­rı ara­yın­ca da, apar to­par bu kez ha­nı­mı ve kı­zıy­la tek­rar gel­miş­ler. Do­la­yı­sıy­la bi­zim hır­sız san­dı­ğı­mız ki­şi, kom­şu ka­dı­nın bir sa­at için­de ye­ni­den bi­na­ya ge­len ba­ba­sıy­mış. Biz mah­cup olur­ken on­lar da "Kom­şu­luk böy­le olur" di­ye te­şek­kür et­ti­ler. Ama ay­nı te­şek­kü­rü bi­raz son­ra ge­len eş­le­ri­miz­den ala­ma­dık. Adam­lar yok ye­re iş­le­ri­ni ya­rım bı­rak­mış­tı. Du­ru­mu an­lat­tı­ğı­mız­da on­lar da şa­şır­dı. Tek­rar me­sa­iye gi­der­ken hak­kı­mız­da ver­dik­le­ri ka­ra­rı açık­lı­yor­lar­dı: -Ku­su­ra bak­ma­yın ama siz­den ha­fi­ye ol­maz. G.E-İs­tan­bul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.