“Kovacaksa da o kovsun!..”

A -
A +

Manisa’da bir takvim satışı hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Cadde üzerinde sol tarafa baktım renkli ışıkları yanan bir birahane gözüme takıldı. O dönemde Manisa’nın en büyük ve cafcaflı konforlu bir birahanesi. Eyüp Abiye “Abi gel bu meyhaneye girelim satış yapalım” dedim.

“Orhan Abi bu gece vakti hiçbiri ayık değildir. Onlarla cebelleşemem girmeyelim” dedi. Ben yine ısrar ettim “illa girelim ayıklara satamadık belki sarhoşlara satarız” dedim, gülüştük... 

Ben birahaneden içeri girdim. Bu gibi mekânlara hayatımda ilk defa giriyorum, Eyüp Abi arkamdan girdi. Derinlemesine büyükçe bir mekân… Masalar dolu, mekânın en dip tarafında yuvarlak büyükçe bir masa o masanın etrafında kalabalık bir insan topluluğu… Önlerinde içki kadehleri ve kumar oynuyorlar. Ben direkt o masaya yöneldim. Arkadaşıma da kapı girişindeki masalara satış için dolaşmasını söyledim.   

O yuvarlak masaya, biraz tedirgin biraz heyecanlı bir hâl üzere yaklaştım. Masanın baş tarafında iri yarı, etine dolgun beyaz tenli yakışıklı kodaman bir adam oturuyordu. Kendi kendime “şimdi bunlardan kime satış için geldiğimizi söylesem beni kovarlar, hiç olmasa şu yakışıklı adama söyleyeyim kovacaksa da kovalasın sineye çekeriz” diye niyetlendim. Masaya yanaştım kibarca “iyi geceler” dedim, o kodaman adam oyundan başını hafif kaldırıp bana baktı. “Buyur delikanlı ne istiyorsun?” dedi. Ben de “Efendim Türkiye Takvimi satıyorum. Yılbaşı da yaklaştı, belki ihtiyacınız vardır alırsınız diye geldim” dedim.

O beyaz tenli yakışıklı adam bana hiddetli bir tavırla;

-Ulan say bakalım bu masanın etrafında ve yanında kaç kişi var” dedi. Bir anlam vermeden ben de safça parmağımla saydım.

-Efendim on beş kişi var.

-On beş kişi mi?

-Evet tam on beş kişi.

-İyi on beş takvim bırak! Kaç para tutuyor?

Ben meblağı söyledim. Adam başını oyundan kaldırdı. Takvim kartonlarının manzaralarına baktı. “Benim takvimlerim Kâbe manzaralı olsun, o kartonlardan seç bana ver” dedi.

Şaşkınlık ve sevinç içinde heyecandan ellerim birbirine dolaştı, kartonları yere düşürdüm.

Çabukça toparladım. Adamın istediği Kâbe cami manzaralı resimleri on beş adet seçtim, masanın üzerine bıraktım. Adam “beş adet daha koy onları da mekâna asarız” deyince, dış kapının yanında oturan Eyüp Abiye seslendim... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.