Kucağında kızıyla ağlayan anne!..

A -
A +

“Yıl 1915. Doğu bölgesi Van dâhil, Seferberlik oldu. Herkes yerini yurdunu terk edip kağnı abralarıyla (öküz arabaları) yola çıktılar. Biz de ailece yola çıktık. Alabildiğimiz lüzumlu eşyaları yiyecekleri arabalara yükledik. Kama Hançer silah ne varsa yanımıza aldık, çünkü yollar çok emniyetli değildi. Her an Ermeni Taşnak, Hınçak çeteleri yolları kesip malları yağma yapıp insanları öldürüyorlardı. Onun için genelde kafile kervan şeklinde birbirimizden kopmadan yolculuk yapıyorduk. Ben yeni evlenmiştim. Hanımım Hazel yeni doğum yapmış Bekir isminde bir oğlum olmuştu. Kadınlarda hamile olan yeni doğurmuş emzikli bebeler yaşlı genç hep beraber yola revan olmuş idik.

 

Bitlis, Deliklitaş mevkiine geldik. Orada Malazgirt tarafından gelen muhacirlerle karşılaştık. Onlara Malazgirt Balkaya köyündeki akrabalarımızı sorduk. Bir önceki kafiledelermiş. Sevindik, gittik onları bulduk. Malazgirt’e İsa Amcam on aile olarak onlar da yola çıkmışlar. Onlarla buluştuk, ağlaştık; hasret giderdik. Zaten benim yetişkin kız kardeşim vardı, adı Güzeldi. Kız kardeşim Güzel de İsa Amcanın küçük oğlu Hüseyin’e nişanlıydı. Savaş çıkınca düğün dernek işleri kalmıştı.

 

Akrabalarla beraber yola devam ettik. Birkaç hafta sonra Diyarbakır’a vardık. Diyarbakır şehir merkezi, Ordumuzun elindeydi. Bütün muhacirler orada toplanır ve iskân edilirdi. Biz de göç idaresine müracaat ettik fakat yerlerin hepsi fazlasıyla doluydu. Halep veya Musul tarafına gitmemizi söylediler. Bir müddet Diyarbakır’da kaldık. Daha sonra Urfa’ya doğru yola çıktık. Yolda giderken nişanlı olan kız kardeşim Güzel’in Hüseyin’le nikâhını kıydılar evlendirdiler. Bizde bir nüfus azalmıştı. Bizim için kolaylıktı. Yiyecek, içecek koruma hepsi çok önemliydi. O günleri yaşamayan bu dediklerimi pek anlayamaz!..

 

Diyarbakır Urfa arasında kağnıyla gidiyorduk. Otuz yaşlarında uzun boylu bir kadın kucağında bir yaşında bir kızı vardı. Kadın kocasını akrabalarını kaybetmiş yalnız başına kalmıştı. Kucağındaki kız çocuğu bir deri bir kemik kalmıştı. Kendisi de açlıktan bitap düşmüş çocuğu taşıyacak dermanı kalmamıştı. Durumuna dayanamadım bir parça arpa ekmeğini o kadına verdim. Kadın bizi geçti, ileride bir kayanın dibine çocuğunu terk edip yola devam etti. Yüz metre kadar gitti çocuğun inleme sesini duydu. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.