İçine düştüğüm "vicdan muharebesi!" her kilometrede şiddetleniyordu. Öz annemi görmek için, beni bugüne getiren ailemden izin almamıştım. Haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim bu insanları böyle yüzüstü bırakmak reva mıydı? Onlardan izin isteyecek kadar cesur değildim ama böyle habersiz kaçıp gitmek acaba doğru muydu? Ruhum kargaşa içinde uzaklara giderken, minibüste unuttuğum bedenim bir an irkildi. Aynı koltuğu paylaştığım yol arkadaşım omzuma dokunarak bana sesleniyordu: -Kızım, uyudun mu? Bak şoför amcan "köye geldik, inecek yolcu kalmasın" diyor. Minibüsteki tüm yolcular inmişti. Ben de indim. Küçük bir köyün tam ortasındaydım. Etraftaki insanların bakışlarıyla şaşkınlığa bürünmüş bir vaziyette ilerliyordum ki kulaklarımın zarı patladı: -Düt düüüt!.. Arkama bakmama fırsat kalmadan acı içinde kendimi yerde buldum. "Allah'ım, ölüyorum" Başıma biriken kalabalığın uğultusu bir kaosun içinde olduğumun işareti gibiydi. Yardım etmek için bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Yerden kaldırmak için vücuduma her dokunuşlarında daha çok canım yanıyor ve avaz avaz bağırıyordum. Beni hastaneye götürmek için farklı yöntemler üretiyorlardı: -Ambulans çağıralım, başı da kanıyor. Olayın ciddiyetini gözden kaçırmayan başka bir ses: -Ambulans şehirden gelene kadar çok geç olur. Hemen şu arabaya bindirip götürelim. Bana çarpan o ses ise yine 'düt düt'lemeye başladı. Sanırım beni onunla götüreceklerdi. Bu arada herkes birbirine soruyordu? -Kim bu kız, kimlerden? Tanıyan var mı? Herkes aynı soruyu soruyor ama kimseden cevap alamıyorlardı. Ağrıların şiddetinden olsa gerek bir müddet baygınlığın arkasından ruhumu okşayan bir sesin yankılarıyla kendime gelmeye başladım. Baş ucumda dua eden bir ses beynimdeki uğultuyu dağıtan pervane gibiydi. Öyle içten dua ediyordu ki âdeta ruhuma işliyor, anlık da olsa ağrılarımı kesiyordu. Başımdaki yaraya, narince tülbentle bastırıyor diğer eliyle de saçlarımı okşayarak dua ediyordu: -Allah'ım bu yavruyu annesine babasına bağışla. Kafamı kıpırdatamıyordum ama arabanın arka koltuğunda kucağında yattığım bayana göz ucuyla baktım. Göz göze geldiğimde bir anda damarlarımda dolaşan kanın akışı şiddetlendi. "Aman Allah'ım, ne oluyor bana?" Vücudumdaki bütün kanın, sanki başımdaki yaradan fışkırdığını hissediyordum. Kazanın şiddeti diye düşünüyordum ama kalbimi tıklayan bu his de neyin nesiydi? Kumral tendeki yeşil gözlerde sanki aradığımı bulmuş gibiydim... Rumuz: "Yasemin"-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00