"Kusura bakmayın mevzuat böyle!.."

A -
A +

Afganistan'dan meşakkat içerisinde Bursa'ya hicret eden Mahimah Abla ve çocuklarının garipliğini ve kocası Abdülmecit Efendi'ye on seneden beri hasret olduklarını dile getirmiştik. Hani derler ya... Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasaydı... On sene çekilen hasret ne içindi? Kavuşup ayrılmak için mi? İşte ibret içinde ibret... Hikmet içinde hikmet... Aradan geçen zaman içerisinde Abdülmecit Efendi bir yolunu bulup vize alarak Bursa'ya gelmeyi başarmıştı. Onun ailesine kavuşma anı öyle muhteşem bir sevince sahne olmuş ki anlatılamaz... Sanırsın ki evde düğün var. Herkes mutlu, herkes sevinç gözyaşlarıyla birbirine sarılıp kucaklaşıyor... Bundan daha mutlu bir şey olabilir mi? Aile çok şükür yıllar sonra huzur içinde... Tıpkı Afganistan'da ortalığın biraz durulması gibi... Üç sene öncesi Afganistan'ı bir ziyaret fikri çıkıyor... Diyor ki Mahimah Abla: "Ortalık biraz sakinleşmişken, Mezar-ı şerif'teki akrabalarımızı bir ziyarete gideyim." Bu gidiş onun son gidişi mi olacak? Yoksa "Gidip de gelmemek, gelip de görmemek var" veciz sözü bir şekilde tecelli mi edecek? Biz sebepler âleminde elimizden geleni yapıyoruz. Mahimah Abla bizde sigortalı çalışıyor. Afganistan ziyaretinden geri dönmesinde sıkıntı olmamalı. Dolayısıyla vizeyle gidip gelecek şekilde çoluk çocuğuyla Afganistan'a uçuyor... Ziyaret tamam... Hasret gidermek ne hoş... Şöyle insan, eski yıllarını birkaç ay içinde de olsa yâd ediyor ya, çok ferahlıyor... Sayılı gün tez biter derler. Günler bitiyor ve tekrar Türkiye'ye dönmek için havalimanına gidiyorlar. Olacak ya, o güne uçak yok... Bir gün sonrasına kalacaklar mecburen... Ama eyvaah... Bir gün sonraya kalındığında Mahimah Abla'nın vizesi bir gün geçmiş oluyor... Peki yapacak bir şey var mı? Yok... İnşallah bir aksilik çıkmaz... İnşallah İstanbul'da havalimanına indiklerinde sıkıntı yaşamazlar... Mecburen dönüş bir sonraki gün gerçekleşiyor. Yanında çocukları ertesi güne uçağa biniyorlar. Yanında akrabası, çocukları... Yüreğinde vize korkusu Türkiye'ye uçuyorlar... Havaalanında pasaport kontrolü yapılıyor. Herkes tamam... Sıra Mahimah Abla'ya gelince... Eyvah... İşte kör olası bürokrasi başladı bile... Diyorlar ki: "Senin vizen dolmuş... Kabul edemeyiz!" Aile şokta... Çoluk çocuk tedirgin... "Beyefendi, işte uçak bulunamadığı için, zaruret yüzünden... Bursa'da çalışıyor... İşi burada, evi burada..." Ne derseniz deyin, gerisi teferruat... Vize bir gün geçmiş mi? Geçmiş... Giremezsin! İşte bürokrasi bu... Çaresiz aile, gece geç saatlerde diyor ki: "Bu konuda bize kim yardımcı olur? Numan Abi..." Arıyorlar beni... Evdeyim... Duruma muttali olunca çok üzülüyorum... Hemen, telefonu görevli memura vermelerini isteyip derdimi ona anlatmaya çalışıyorum: "Beyefendi, bu konuda bir yardım, lütfen... Bu insanlar bizim personelimiz..." Cevap çok kibarca... Çok nazikçe: "Beyefendi, biz de yardımcı olmak isteriz. İnanın çok üzgünüz... Ama kusura bakmayın mevzuat böyle..." Çaresiz, tekrar telefonda Mahimah Abla'yı istiyorum. Kendisine diyorum ki: "Abla Huda kerim... Çözeceğiz sıkıntıyı...Az sabır..." Onlar "Allah kerim" yerine "Huda Kerim" diyorlardı... Ben sabır deyince içi biraz ferahlamıştı... Ama ben ne yapacaktım? Gecenin bu saatinde ne yapılabilir ki? Hatırıma, Konya ve Bursa valilikleri sırasında tanıdığım AK Parti milletvekili muhterem Necati Çetinkaya Beyefendi geldi... Bu aileyi de tanıyordu. Onlara devlet olarak yardım elini uzatan birisiydi... Tek çare onu aramak... Çevirdim telefonu... (Devamı yarın) Numan A. Ünal-İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.