Çocukluğumun bir hatırasını paylaşmak istiyorum sizlerle. Ama bu hatıramı bugünün insanı okuduğunda şaşırabilecektir. Hatta bu anlatılanlardan dolayı kıyasıya eleştirmek isteyenler olabilecektir.
Aslında ön yargısız okunduğunda umarım benim gibi siz de hayret edeceksiniz?
Talebelik dönemi derdik şimdi öğrencilik dönemi denen zamanlara...O dönemde yaz tatilinde geçici bir işe girer harçlığımızı çıkartırdık. Çünkü babamın emekli maaşı evi geçindirmeye ancak yeterdi ve biz de mümkün olduğunca üç beş kuruş kazanarak harçlığımızı çıkartır ailemize yük olmak istemezdik.
1958 yılında Diyarbakır'da Konfor Palas otelinde katiplik işi bulmuştum. Şimdiki anlamıyla galiba otel resepsiyonunda görevli eleman deniyor.
O yıllarda bu otelde normal müşteriler haricinde topluca pavyon ve barlarda çalışanlar da kalıyormuş. O zamanlar iki bakımlı atın çektiği süslü faytonlar vardı. Akşam karanlık basınca bu insanları götüren faytonlar gelir, alır giderlerdi. Geceleri de saat 02.00 veya 03.00 sıralarında getirip otele bırakırlardı...
Gece nöbetim olduğu zamanlar bu insanlara müşterimiz oldukları için yardımcı olur, odalarına kadar taşırdım. Çünkü son derece sarhoş ve bitkin vaziyette gelirlerdi. Onların da böyle bir hayatı vardı işte...
İlerleyen günlerde bir bayan müşterimiz geldi ve "birkaç gün sonra bana yardım eder misin" dedi.
Ben de "hangi konuda?" dedim.
Manifaturacıya gidip kumaş alıp diktirmek istediğini ama yabancı olduğu için kendisine yardımcı olmamı istedi.
Patrondan izin aldım. İkimiz yürüyerek bir dükkâna geldik. İçeri girdik. Arkama dönüp baktım ki bizi takip eden bir kalabalık oluşmuş. Ellerinde taşlar sopalar homurdanmalar, bizi linç etmeye karar vermişler.
Bunun sebebi de sokakta kadının -o yıllara göre- kolları başı açık halde dolaşmasıymış. İçimize bir korku girdi. Şaştım kaldım. Bayan da çok korktu. Neyse ki dükkân sahibi çırağını gizlice karakola göndermiş. Polise haber vermiş. Dikkat edin sadece iki polis geldi ve o kalabalığa "dağılın!" dedi. Kalabalık dağıldı... Caddeden geçen bir faytonu durdurdular ve bizi ona bindirip gönderdiler. Hiçbir şey olmadan otele geldik...
Bu yaşadıklarımı babama anlattım ve "Bu insanların yaptıkları doğru mu? Kadının giyimine karışma hakları var mı?" dedim. Babam biraz düşündükten sonra "var" dedi ve şunları anlatmaya başladı... (DEVAMI YARIN)