"Ben asit ticaretiyle uğraşan biriyim. Bir gün akşam boş tankerimle Balıkesir'e doğru yola çıkmıştım. Tek başına yolculuk sıkıcıydı..."
Bu hatıra, 8 Şubat 1991'de bu köşede "Meçhul İhtiyarın Anlattıkları" adıyla yayınlanmıştı. Yıllar içinde insanlar arasında dilden dile dolaşmış, birkaç defa "yeniden yayınlasanız" türü isteklere sebep olmuştu. Yine öyle istekler geldi ve Muzaffer Has'a ait 24 sene önceki bu hatırayı tekrar yayınlıyoruz...
"Ben asit ticaretiyle uğraşan biriyim. Mesleğim gereği arabamı Balıkesir'den asitle yükler, İstanbul'a döner, ticaretimi yaparım... Bir gün akşam boş tankerimle Balıkesir'e doğru yola çıkmıştım. Tek başına yolculuk sıkıcıydı. Aradan onbeş dakika geçmemişti ki, yaşlı bir zât bana el kaldırıyordu. Memnûniyetle durup aldım. Dedenin heybesinden de mis gibi ekmek kokusu geliyordu. Öyle de acıkmıştım ki... Gecenin bu vaktinde, bu kadar taze ekmek nasıl olurdu hayret ettim. Dede hâlimi anlamış olacak ki; 'Sıcak ekmek var evlâdım yer misin?' diyerek bir parça uzattı. Aman Allah'ım hayatımda bu kadar leziz ekmek yemedim... Ne kadar tatlı ne kadar yumuşak... 'Ah, bir parça daha verse' diye geçirdim içimden ve o anda 'buyur evladım' diyerek bir parça daha uzattı...
Dedenin muhabbeti harikaydı. Sanki bir derya mübârek, bilmediği şey yok. 'İşte fırsat dedim, ben sorayım o anlatır.' Ne merak ettiysem sordum, o anlattı. Ve sonunda dedi ki:
-Yakında çok şeylere şâhit olursun evlat. Bu Avrupa dediğiniz medeniyet büyük değişikliklere maruz kalacak... İki parça olan Almanya utanç duvarının yıkılışıyla birleşecek. Orta Doğu kan gölüne dönüşecek. Amerika, dünyadan el etek çekip perişân bir hâlde kıtasına dönecek... Bizim memleketimiz de inşâllah gelişip büyüyecek, dünyada yeniden îtibar kazanacak...
Daha ne acâyip şeyler söyledi... Ben sadece dinledim. Sabah ezanı vakti, Balıkesir'e fabrikaya varmıştık. Geniş bir alana girdiğimde dede durmamı söyledi. Hemen arabadan inip dedeye yol göstermek istedim. Aaa!... Dede arabada yoktu. Ben bir kapıdan inene kadar, o öbür kapıdan nasıl olur da kaybolurdu? Buna bir türlü akıl erdiremedim. Şoke olmuştum!
Şimdi yıllar geçtikçe o nur yüzlü dedenin anlattıkları bir bir meydana çıkmıyor mu?..