Meğer ölüm ziyaretiymiş!..

A -
A +

Kitaplarda okuruz hep "Dünya fani, ölüm ani" veya "Melek-ül mevt ansızın gelir..." diye. Ancak insan okuyup geçer bu nasihatleri... Bire bir yaşayınca birazcık anlıyorsunuz bu güzel ikazın ne demek olduğunu... Camiamızda çok sevilen Kamil Yener Ağabeyimize başsağlığına gitmiştik. Ağabeyini kaybetmişti. Erenköy'deki evinde taziyede bulunduk. Her zaman olduğu gibi bize güzel nasihatler ettikten sonra dedi ki: -Ölümlü dünyada sadece cenazeden cenazeye görüşmeyelim, fırsat buldukça birbirimizi ziyaret edelim... Beş arkadaş, Kamil Abinin duasını alarak ayrıldık... Yolda İnan Arvas Abimiz dedi ki: -Yahu arkadaşlar, Kamil Abi ne güzel öğütler verdi. Dostlar birbirini hep ziyaret etmeli dedi. E, buraya kadar gelmişiz, Rahmetli Mahmut Genç abimizin yadigârıdır oğlu Özcan Abi gariptir şuracıkta oturuyor, hadi bir de onu ziyaret edelim. Sevinsin. -Tamam İnan Abi, ne dedin de yapmadık, gidelim, dedik. Özel bir hastanenin tam karşısında oturuyordu Özcan Genç... Yıllarca gazetede birlikte çalışmıştık. İşten ayrıldıktan sonra bir senedir görüşememiştik... Yağmur çiseliyordu ama o bizi kapıda karşıladı. Her zamanki güler yüzü ve onda görmeye alıştığımız mimikleriyle. Hoşbeşten sonra sordu: -Abi çay mı, neskafe mi, Türk kahvesi mi?.. Ne arzu edersiniz? Çok cömertti. Kimimiz çay dedik, kimimiz kahve... Yenge hanım kekler yapmış çok becerikli ve cömert aynı zamanda. Oturduk maziye daldık... Gazetede yaşanan hatıralar canlandı. Rahmetli babası Mahmut Amca'dan bahsettik... Bab-ı âlinin renkli simalarından dem vurduk... Velhasıl, bir saatlik bir zaman dilimine neleri sığdırmadık ki!.. Rengi biraz soluktu. Sorduk; Abi birşeyin yok değil mi? -Hayır abi çok iyiyim. Hiç birşeyim yok. Sevinçten, neşedendir... Çoktandır görüşemiyorduk, evime şeref verdiniz... Şu anda o kadar mutlu oldum ki anlatamam... Evde rahmet havası oluştu görüyor musunuz?... Biraz terliyordu. Şakayla karışık Sedat Hoca gel sana biraz okuyalım dedi. Bizlerde kendisine okuduk. Hoş beş ettikten sonra ayrıldık. Bizi aşağı kadar uğurlamak istedi. Fakat terli ve hava yağmurlu diye izin vermedik. Yarım saat sonra İhlas Yuva'ya yaklaşınca, İnan Arvas "Kazasız belasız geldik, Özcan abi merak etmesin bir haber vereyim" diyerek telefonu çevirdi. Aman yarabbi! Telefonun öbür ucunda yenge hanım vardı ve hepimiz de şoke olmuştuk: -Abi siz çıktınız Özcan biraz yattı, doktor getireyim dedim istemedi, sonra kalktı yere yığıldı, ambulans çağırdım... *** Sanki, şu yalan dünyada son dakikalarını çok sevdiği dostları arasında geçirmek için yanına çekmişti bizi Özcan Abi. Çünkü ona okuyup dualar ettik ve oradan ayrıldıktan biraz sonra ruhunu teslim etti. Bu ne ile izah edilebilir ki!.. Kader bu, ne denir? Evi hastanenin karşısında!.. Ecel gelince isterse hastanenin içinde ol, ne fark eder!.. Evet, "Dünya fani, ölüm ani"... Üç günlük dünyada, şuurlu yaşayalım ve dostlara zaman ayıralım... Burada; kendim, Muaviye Gül ve Sedat Özdal adına İnan Abimize şükranlarımı sunuyorum. Ne iyi etti de bizi o gece oraya götürdü. Mekânın cennet olsun Özcan Abi... Nur içinde yat... Ahmet Demirbaş-İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.