O teyzenin ağzı açık halde bana bakışını hiç unutamıyorum. Ama o an ağzımı açıp da bir kelime konuşacak halim yoktu. Ben yürüyemez bir halde, annem babam koluma girmiş olarak ilerlemeye çalışıyor, adeta sürükleniyordum. Hatta iyileştikten sonra yine tesadüfen o teyzeyle karşılaştığımda o da, o günü unutmamış ve bana demişti ki: "O gün seni görünce bu sağ çıkmaz" demiştim. Çünkü mosmordun, yürüyemiyordun" Gerçekten o halde acil olarak hastaneye yatırdılar beni. Refakatçi olarak da anneciğim kalmıştı yanımda. Tuvalet ihtiyacı için annemin desteğiyle lavaboya gitmiştik. Odaya dönüşe geçtiğimizde her tarafın karıncalanmaya başladığını hissettim. Anneme, zor gördüğüm bir oturağı göstererek: "Şuraya oturayım göremiyorum" dedim. Nöbetçi hemşire benim durumumu fark etmiş. O beni yanına çağırıyordu ama artık ben hiçbir şey göremiyordum. Yalnızca bir uğultu olarak duyabiliyordum: "Şuraya otur" dedi. El yordamıyla oturağı bulup oturdum. Tansiyonumu ölçtü. "Allah Allah" dedi. Tekrar ölçtü... Tekrar ölçtü. Şaşkın bir halde "tansiyon yok" dedi. Anneme döndü: "Hemen odasına götür ben doktor çağırıyorum" dedi. Ben yine zar zor kalktım. Annem yine kolumda. Birkaç adım ilerledikten sonra gerisini hatırlamıyorum. Oraya boş bir çuval gibi düşüp bayılmışım. Diğer hastaların refakatçileri de koşup gelmiş. Beni karga tulumba odaya götürmüşler. Doktorlar yetişmiş bu sırada. Gerekli tıbbi müdahalelerde bulunarak beni tekrar hayata bağlamışlar. Dokuz günde tam 22 serum takıldı bana. Hastalığıma gelince... Evet, kızamıkmışım. Fakat kızamığı çıkartamamışım. Vücut kızamığı çıkartamayınca hastalık içeride tahribata başlamış. İç organlarıma zarar vererek beni içeriden içeriden ölüme götürüyormuş. Hayatta hiç önemsemediğim, hatta zoraki içtiğim pekmez var ya... Hastanede boğazımdan geçen tek nimet o pekmezdi. Meğer pekmez ne önemliymiş. Bir küçük bidon pekmezi, gün gün içerek hastanede kızamığı çıkardım. Hamdolsun ki kendimi çabuk toparlayarak hızla iyileştim. O gün arkadaşım, kantindeki teyzeye hastalığımdan bahsetmese... Teyze de kızamık salgınından söz etmese... Ben de kızamık değilim deyip aileme söylemesem... Ailem de sadece 1 gün geç gelse... Belki de cenazemi alıp götüreceklerdi. Tansiyonum hastanede değil de yurtta sıfıra inecek, arkadaşlarımın çaresiz çırpınışları arasında belki de ölüp gidecektim. Rabbim herkese hayatta iken sağlık sıhhat ve afiyet son nefeste de iman selameti nasip etsin. Âmin. Y. A.-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00