Babamın yaşadıklarını anlatmaya bugün de devam ediyorum.
Babam dedemin hastalığıyla uğraşırken, manifatura dükkânında tezgâhın başına geçen üvey ağabeyi, alacaklılara şunları söylüyormuş:
“Artık borçlarınızı bana getireceksiniz. Babam yakında gidicidir...”
Onun amacı yangından mal kaçırmak iken babamlar evin geçim derdindeymiş kimsenin haberi yok... Babam anlatıyor:
“Gidip ağabeyimle usulüne uygun ve saygıda kusur etmeden konuştum. Haklı sözlerim karşısında ses çıkaramadı. Tezgâhın başına geçtim. İş başa düşmüştü.
Hem aileme bakıyor hem de babamın hastalığıyla ilgileniyordum. Fakat ağabeylerim "sen niye ortaya çıktın. Babamızın malı sana mı kalacak?" düşüncesindelerdi. Yavaş yavaş bana düşman olmaya başladılar...
Büyük ağabeyim, oğlunu okutmak için yanımıza getirdi. Yeğenim, biz haydi neyse babama, yani dedesine karşı bile saygısız, şımarık bir çocuktu.
Bu hâlde onunla bir arada durmamız mümkün değildi. Zar zor bir sene okudu... İkinci sene kendisini bir kenara çekip dedim ki:
“Yeğenim, sen de biliyorsun geçim sıkıntımız had safhada. Bir de hastamız var. Bu şekilde seni burada okutamayız! Babana söyle de bir başka çare bulsun olur mu?”
Ertesi gün yeğenim nasıl ve nereden etkilenmiş ise doldurulmuş olarak geldi ve dükkânda benimle tartışmaya başladı. Hatta daha ileri giderek hasta babamın yanında bana şiddet uygulamaya başladı... Orada eline geçirdiği bir terliği kafama vurarak başımı yardı.
Babam bu kavgaya çok üzülmüştü...
Bu hadiseden üç ay sonra da babam vefat etti zaten...
Babamın vefatıyla iyice yalnız kalmıştık. Bu arada bir de askerliğim gelip çattı... Üç küçük kardeşimi ve annemi Allah’a emanet ederek askere gittim. Askerde ne arayanım oldu ne soranım... Çok şükür askerliğimi onca zorluk içinde ve aklım evimde kaldığı hâlde şerefim haysiyetimle bitirip döndüm. Eve döndüğümde kimse bana “gözün aydın kardeşim” demedi... Onların tek derdi vardı, miras!..
Her gün babamdan kalan miras için toplanıp ileri geri konuşuyorlardı. Artık dükkânı çalıştıramıyor, işlerimde gittikçe geriliyordum.
Neticede ağabeylerim, başımızı soktuğumuz evimizi de miras diye mahkemeye verdiler. Evimiz de satıldı, köydeki tarlalarımız da... Hepsini taksim edip paylarını alarak bizi ortada bırakıp çekip gittiler...
Cahit T.